Atatürk Din Düşmanı Değildi

Ali Kuzu

Atatürk Din Düşmanı Değildi Sözleri ve Alıntıları

Atatürk Din Düşmanı Değildi sözleri ve alıntılarını, Atatürk Din Düşmanı Değildi kitap alıntılarını, Atatürk Din Düşmanı Değildi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Devlet Laik Olmalı
Atatürk dinle değil, din adına oynanan trajedi ile din adına ulusu medeniyet dünyasından ayıran, ulusu cahil bırakan, geri bırakan, yoksul bırakan kafa ile düşünce ile inanışla savaştı.
Atatürk'ün İslam dinine yaptığı hizmetleri özet olarak şu şekilde sıralayabiliriz: 1- Kur'an'ı, ilk kez Türkçe'ye çevirtti, bastırdı ve ücretsiz dağıttırdı. " Ben Müslümanım diyen Türk insanı dinini anlamaya başladı." ( 1927 -İsmail Hakkı İzmirli'nin çevirisi) 2- Kur'an'ın bilimsel tefsirini yaptırdı, bastırdı ve ücretsiz dağıttırdı. ( Hak Dini Kur' an Dili ismi ile 1936 yılında Elmalılı Hamdi Yazır) 3- İmam Buharı'nın sağlam hadislerinin çevirisini yaptırdı ve aynı şekilde halka ulaşmasını sağladı. ( 1932 , Ahmet Nazım, Kamil Miras) 4- Arapça okunan ve dinleyenin anlamadığı, hutbe okuma işini Türkçe'ye dönüştürdü. ( 1932) 5- Camilerin din görevlisi ihtiyacını karşılamak için"İmam Hatip Okulları" açtı.
Reklam
Atatürk, bütün hayatı boyunca ölümden korkmayan ve ölüme meydan okuyan, tabir yerindeyse gözünü budaktan esirgemeyen bir kahramandı. Hakkında çıkarılan idam kararlarına düşman kurşunlarına aldırmayan, cephedeki savaşı karargahtan yöneten bir komutan, savaş meydanlarında en önde, bazen de siperlerin içinde Mehmetçik’le omuz omuza nöbet tutan, kurşunlara karşı göğsünü siber eden bir askerdi.
Atatürk, bütün hayatı boyunca, ölümden korkmayan ve ölüme meydan okuyan, tabir yerindeyse gözünü budaktan esirgemeyen bir kahramandı. Hakkında çıkarılan idam kararlarına, düşman kurşunlarına aldırmayan, cephedeki savaşı karargahtan yöneten bir komutan, savaş meydanlarında en önde, bazen de siperlerin içinde Mehmetçik’le omuz omuza nöbet tutan, kurşunlara karşı göğsünü siber eden bir askerdi.
“Birtakım şeyhlerin, dedelerin, seyyidlerin, çelebilerin, babaların emirlerin arkasından sürüklenen ve falcılara, büyücülere, üfürükçülere, muskacılara talih ve hayatlarını emanet eden insanlardan kurulu bir topluma uygar bir ulus gözü ile bakılabilir mi?.”
Ata
Mustafa Kemal, kurulacak devletin şekliyle ilgili toplumun her kesiminden insanlarla görüşmeler yaparken, sıra mollalar şeyhler ve din büyüğü geçinen kişilere gelir. Mustafa Kemal, bunlara haber gönderir ve kendileriyle bu konuyu görüşeceğini ancak konuşmalarının bir temeli olarak katılacak olan herkesin Bakara Suresi’nin 288. ayetine kadar okumalarını rica eder. Toplantı günü gelip çattığında, Mustafa Kemal kürsüye çıkar ve sorar: “Arkadaşlar, buraya gelmeden önce hepinizden Bakara Suresi’ni 288’e kadar okumanızı rica etmiştim. Kimler okudu Bakara’yı 288’e kadar?” Salondaki bütün eller istisnasız olarak bu ricayı yerine getirdiklerini belirtmek için havaya kalkar. Bunun üzerine Mustafa Kemal sözlerine devam eder: “Beyler işte, kuracağımız devletin neden din temeline dayanamayacağının açıklaması ortadadır, Bakara Suresi yalnızca 286 ayettir.”
Reklam
(Meclis Dualarla Açıldı) Mustafa Kemal Paşa, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılacağı 23 Nisan 1920 cuma günü, yurdumuzun her köşesinde milli ve dinî törenler yapılması maksadıyla uzun bir program hazırlamış ve bu büyük tarih olayının bütün milletimize yüksek bir heyecanla duyurulması hususunda bir tamim yayınlamıştır. Yayınlanan bu tamimde, meclisin açılışının, özellikle kutsal gün olan cuma günü yapılacağı, manevi bir güç sağlaması bakımından Hacı Bayram Veli Camii’nde kılınacak cuma namazını müteakip Kur’an-ı Kerim okunup dualar yapılacağı ve bilahare meclise gidilerek dua okunup kurban kesileceği, meclise gidilmeden önce hatim okunacağı ancak hatimin son bölümünün meclisin önünde okunacağı, yurt sathında da Kur’an-ı Kerim ve hatim okunacağı ve Salavat-ı Şerife getirileceği, ayrıca cuma namazından önce uygun suretle mevlid-i şerif okunacağı belirtilmiştir.
Oğuz abinin tabiriyle Maraş dondurmacilarina gönderme:))
Len gidin oradan soytarılar; siz de iyi biliyorsunuz ama para ve nobel ödülü alma uğruna, sahiplerinizin önünüze attığı kemiği yalamak uğruna, Mustafa Kemal Atatürk'ü baz alarak asıl amacınızın Türk Milleti'nin değerlerini yok etmek istediğinizi cümle alem biliyor. Ancak siz şunu bilmiyorsunuz? Eğer Türk toprakları sizin önünüze kemik atan sahiplerinizin eline geçerse, bunun zararını siz görürsünüz. O zaman önünüze atılan kemiği yalayacak bir kulübeniz dahi olmayacaktır.
Atatürk, şuna inanıyordu; bir gün, eskisi gibi dünya Türk’ün olacak. Adalet ne, barış ne, cennet ne, insanlar o zaman görecek.
Atatürk, din karşıtı birisi olsaydı Kur’an meal ve tefsirine, hadislerin açıklanıp şerh edilmesine, hutbelerin Türkçe okunmasına bu kadar önem verir, bunlar için özel ödenek ayırır mıydı hiç? Bunları düşünmemiz gerekir. Onun için de okumamız, araştırmamız ve her söylenene kulak asmamamız gerekir.
336 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.