Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Atatürk Ve Devrim Kuramları

Emre Kongar

Atatürk Ve Devrim Kuramları Sözleri ve Alıntıları

Atatürk Ve Devrim Kuramları sözleri ve alıntılarını, Atatürk Ve Devrim Kuramları kitap alıntılarını, Atatürk Ve Devrim Kuramları en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Atatürk'ün batılılığı, Batıya öykünme biçiminde değil, «batı gibi olmak» anlamında bir batılılıktır. Nitekim bizzat Mustafa Kemal Atatürk, bir yabancı gazetecinin «Batılıların nerelerini milletiniz için almak istersiniz?» sorusuna, şöyle yanıt vermiştir: «Biz Garp Medeniyetini bir taklitçilik yapalım diye almıyoruz. Onda iyi olarak gördüklerimizi kendi bünyemize uygun bulduğumuz için, dünya medeniyet seviyesi içinde benimsiyoruz.»
Sayfa 384Kitabı okudu
Atatürk, her başarısının kendisine değil, millete ait olduğunu vurgulamaya özel bir özen göstermiştir. Hatta askeri zaferleri bile doğrudan doğruya millete mal etmiştir. Ayrıca en umutsuz zamanlarda gerek verdiği nutuklarda, gerekse özel konuşmalarda, tek dayanağının Türk milleti olduğunu vurgulamıştır. Bir büyük liderin alçakgönüllülüğü gibi görünen bu davranışın altında, aslında son derece bilinçli ve planlı bir «millet» yaratma, «millet» kavramını, Osmanlı'nın «ümmet» kavramına karşı ön plana çıkarma çabasını görmemek olanaksızdır.
Sayfa 408Kitabı okudu
Reklam
Türk Devriminin ideolojik niteliği, yeni toplumun, tarihten gelen nesnel koşullarla birlikte, Mustafa Kemal'in kafasındaki <Batı Modeli>ne göre biçimlendirilmesinde açıkça görülür. Mustafa Kemal'in «Batılılık»ı, Atilla İlhan'ın olumlu kahramanı Demir'e söylettiği şu sözlerde çok iyi anlatılır. “Hizmeti yapan parti değil, Mustafa Kemal: bizi sımsıkı kıstırmış İslam skolastiğinin mengenesini açan o, açtığı anda her türlü teknik ve bilimsel gelişmeye zemini hazırlayan, çağdaşlaşmayı da o gerçekleştiriyor ama, köklü toplumsal dönüşümlerle pekiştirmeyi düşündüğü besbelli: toprak reformu, endüstri devrimi gibi.”
Sayfa 383Kitabı okudu
Mustafa Kemal Atatürk hiç kuşkusuz, liderlik olayının önemini biliyordu. Bu nedenle de kendisini yalnızca liderliğe hazırlamakla kalmamış, sürekli lider gibi davranmış, bu liderliği kendi bilinçli davranışlarıyla da desteklemiştir. En tipik olarak yaptığı davranışlar, çevresindekilere armağanlar vermek, haklı olduğu anları yakaladığı zaman, kimsenin düşünmediği özgün buluşlarını sonuna dek savunmak ve en önemlisi, ileriyi herkesten iyi gördüğünü ve biçimlendirdiğini çeşitli kanıtlarla sergilemektir.
Sayfa 204Kitabı okudu
Atatürk, kendisine sorulan «Dahi kime derler» sorusuna yanıt olarak «Dahi odur ki ilerde herkesin takdir ve kabul edeceği şeyleri ilk ortaya koyduğu vakit herkes onlara delilik der» demiştir.
Sayfa 206Kitabı okudu
Atatürk son derece cesurdu, ölümden bile korkmazdı.
'Düşman siperlerine bakmak!' Bu, hiç kolay değildi. Düşman, ateşten göz açtırmazdı. 'O', bu göz açtırmayan ateş'e 'gözlerini kırpmadan' bakardı. 'O'nu ben, ilk defa, 'Korku bilmeyen adam' olarak tanıdım.
Sayfa 163Kitabı okudu
Reklam
Noell Roger, Cumhuriyet gazetesinde şöyle diyor: «Bir gün Atatürk'e kuvvetinin sırrını sordum: 'Durur dinlerim' dedi. Sonra tekrar etti: 'Dinlerim...' Ve sustu.» Buradaki «dinleme» olayı hiç kuşkusuz, geniş halk kesimlerini olduğu kadar, çevresindeki «küçük grubu» da kapsayan bir yanıttır. Sonunda kendi bildiğini de yapsa, Atatürk, «dinleyen» bir liderdi kuşkusuz. Hemen hemen bütün yakınları, her fırsatta herkesi dinlediği konusunda söz birliği etmektedirler. Aslında zaman zaman, nasıl olsa kendi bildiğini yapacağı kendisine anımsatılarak, niçin herkesi dinlediği ve zaman yitirdiği sorulduğunda, herkesten bir şeyler öğrendiğini söylemiştir. Fakat buradaki yanıtın çok alçak gönüllü nitelik taşıdığı, asıl amacın, halkın nabzını elinde tutmak isteği olduğu düşünülebilir.
Sayfa 258Kitabı okudu
‘Bırak şunu bunu... Ne Mustafa Kemal, ne Cumhurbaşkanı... İkimiz de Türk; ikimiz de efe. Sen beni bilmiyorsun, ben seni... Dağda karşılaştık; benden korkar mısın, korkmaz mısın?' Seymen karşılık verdi: 'Sayende düşmandan korkmadık ki senden korkalım...’ Hepimiz karşılığı beğenmiştik; karşılık Atatürk'ün hoşuna gitmemişti. 'Düşmandan tabii korkmayacaksın. Düşman bir başka Türk değil ki, korkasın.’
Sayfa 219Kitabı okudu
Bilindiği gibi, Atatürk'ün en önemli niteliği gerçekçiliğidir. Bu gerçekçilik, yalnız toplumsal ve siyasal koşulların değerlendirilmesinde değil, kendi rolü açısından da son derece çarpıcıdır. Eski arkadaşlarından Asaf İlbay'ın aktardığı şu anı, durumu bütün çarpıcılığı ile ortaya koyar : «Ankara'da bir şölende; çok güzel düzenlenmiş olan köşkün salonlarında ve iyi düzenlenmiş bahçede çok güzel bir gece geçirdik. Cumhurbaşkanı, Nevzat (Tandoğan) Bey'e iltifat ediyor, bol ölçüde içki sunuyordu. Nevzat (Tandoğan) Bey içkiye karşı koyuyor ve Gazi'nin iltifatları ile kendinden geçmiş görünüyordu. Bir ara Gazi, İsmet Paşa'ya seslendi: 'Vali olgun adama benziyor. İçki ya içilir ya hiç içilmez. Dimağı alkole dayanıklılık göstermeyenler, içkiden kaçınmalıdır'. Ve hemen Nevzat (Tandoğan) Bey'e şu soruyu sordular: 'Normal veya alkollü kafa ile verilen emirler hemen yapılmalı mıdır?' 'Emirleriniz koşula bağlı olmadan uygulanır Paşam'. 'Neden böyle oluyor?'. 'Milletin temsilcisi, Devletin Başkanısınız, amiri mutlaksınız Paşam'. 'Hayır. Benim her emrim yapılır, çünkü benden yapılmayacak emirleri çıkmaz.' Emrinin yapılabilirliğini, Devlet Başkanlığından da, millet temsilciliğinden de üstün tutan bir lider, hiç kuşkusuz, gerçekçilik bakımından tarihte eşi ender görülen bir kişidir. Üstelik aynı lider zamanında askerlerine, «Size ben taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum» diye emir verebilen bir komutandır.
Sayfa 253Kitabı okudu
1. Devrime Yol Açan Ekonomik Koşullar a) Ulusal gelir dağılımının adaletsiz ve iç sömürünün yüksek olması. Bir toplumda, ulusal gelir, çeşitli sınıf, tabaka ve gruplar arasında ne denli adaletsiz dağıtılırsa, toplumsal huzursuzluklar ve düşmanlıklar o denli keskin olur. İç sömürü oranının yüksekliğinden doğan bu durum genellikle, dıştan gelir
Sayfa 121Kitabı okudu
73 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.