Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Atsız'ın Mektupları

Hüseyin Nihal Atsız

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Bu Gidişle Türkiye'de Atatürk'ü savunan bir ben kalacağım. Çok aşırı ve haksız bir Atatürk düşmanlığı propagandası yapılıyor.
Sayfa 272 - Ötüken Neşriyat
Öyle veya böyle olsun,ben ayakta durabildiğim müddetçe vazifeye devam edeceğim.
Sayfa 96 - Bozkurt yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ülkü, insan olmanın ilk şartıdır. İnsanlar, ülkü sayesinde ölümsüzlüğe kavuşurlar. Atsız, Türk ülküsü sayesinde ölümsüz olmuştur.
İstanbul'un durumunu1973'ten görmek
Zaten bu İstanbul şimdi 3 milyon nüfuslu iri bir köy oldu. İlerisi hiç de parlak değil. İş güç birbirini yemekten ibaret.
Sayfa 233 - Ötüken Neşriyat
"Bizim Türkçü gençlerin hep MHP'li oluşu iyi bir şey değil. İleride hepsi hayal kırıklığına uğrar ve çok şey kaybeder. Ortada başka bir teşeekkül olmadığı için oraya toplanıyorlar." 5 Aralık 1974
“ 5 Eylül 1975... Çok Muhterem Adile Hanım. Sizinle telefon konuşması yaptıktan sonra, vaktiyle okuduğum bir hikayeyi hatırladım: İnsanlığın tarihini öğrenmek için ilmi bir heyet kuran genç bir hükümdar, otuz yıl sonra kendisine birkaç cilt halinde takdim olunan özetleri de çok bularak, daha kısaltılmasını istemiş. Birkaç yıl sonra insanlık tarihini tek cilt halinde ihtisar eden ve artık, arkadaşları ölmüş olduğu için, tek kişi kalan, ilmi heyetin son üyesi, hükümdarın huzuruna çıkınca, onu ölüm döşeğinde bularak şaşırmış. Hükümdarın, “Yazık! Bu kadar çalışmaya rağmen, demek insanlığın tarihini öğrenmeden öleceğim.” demesi üzerine, yaşlı bilgin; “Üzülmeyin hükümdarım, ben size insanlığın tarihini kısaca anlatayım. İnsanlar doğdular, ızdırap çektiler ve öldüler.” diyerek beşer tarihinin birkaç kelimelik en kısa özetini yapmış. Hayatın unutulmayan tarafı da yalnız, ızdıraplar olduğuna göre, bu hikayede bir hakikat payı olduğu muhakkaktır. Ben Askeri Tıbbiye’de iken, yukarı sınıflardan bir talebe; “Hayatın elem olduğu, doğan çocuktaki hayat belirtisinin ağlamak oluşundan bellidir.” demişti. “
Reklam
Atsız’la ilgili çalışmalarım epeyce eskilere dayanır. 1956’lı yıllardan itibaren kendisi ile ilgili bilgi ve belgeleri toplamaya başlamıştım. Yıllarca süren dostluğumuz ve sohbetlerimiz sırasında tuttuğum notları tasnif ederek değerlendirmek imkânım, çeşitli sebeplerle, mümkün olmadı. Aradan uzunca bir süre geçti ve Atsız öleli yirmi beş yıl oldu. Ben hâlâ bu çalışmaları bitirememiştim. Evet, ne zaman bitecekti? Hiç olmazsa, bu çalışmaların bir bölümünü, mektuplarını yayınlamayı uygun buldum. Orkun’da mektupların bir kısmı yayınlanmaya başladı. Etraftan, kitap hâline getirilme teklifleri sık sık tekrarlandı. Bu konuda, değerli arkadaşım ve kardeşim Altan Deliorman’ın teşvik ve destekleri beni fazlasıyla sevindirdi
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.