Yakın tarihimizin anlatılamayan hikayesi Ayasofya ile devam ediyor. İstanbul'un Fethi'nin sembolü olan Ayasofya nasıl ve hangi gerekçelerle kapatılmıştı? Dünya siyasetinin kuvvetler dengesinde bu mahzun kader Ayasofya'ya nasıl düştü? Hüseyin Yılmaz'ın temel vesikalara ulaşarak hazırladığı kitap Ayasofya'nın hazin öyküsünü anlatıyor.
Ayasofya, Fethin sembolü.
Fetih, yüce Resul´ün tecelli eden müjdesi.
Bugün Ayasofya, müze; elli küsur yıllık bir mahzun bekleyişin kahramanı: Mazlum ve mağdur...
Ne bir ecdad olarak Fatih´e saygımız var, ne büyük Resul´e sadakatimiz.
Ufkumuzu tek düşünce karartmış: Batılılaşmak...
Bu aşağılık kompleks uğrunda feda etmediğimiz hiçbir kıymet, tahrip etmediğimiz hiçbir değer kalmadı.
Yüz kızartıcı, aşağılık bir hal...
Batı ne der Canı cehenneme bu Çanakkale sırtlanlarının, ne derlerse desinler...
Ama hayır! Batı büyük, Batı kuvvetli ve Batı efendidir.
Biz ise 'azgelişmiş'...
Ne korkunç iftira, ne kırılması güç bir lanet çemberi!...
Üç kıtaya hükmeden bir ecdadın torunları bu aşağılık prangaya nasıl da böyle kolayca boyunlarını uzatıyorlar ya Rabbi ...
Nasıl ...
(Arka Kapak)