Topkapı’da, sur dışında bir meyhane vardı. Ara sıra oraya gider otururdu. Meyhanecinin kedisini alıştırmış, çağırır, sever, okşardı. Bir gün aklına gelmiş, rakı damlattığı ekmeği yoğurda bulayarak vermiş. Sonra oraya her uğradıkça kediye rakı ekmek vermiş.
Gözümle görmesem inanmazdım. Kedi rakıya alışmamış mı? Osman Cemal gelince hemen yanına sıçrıyor, onun gözlerinin içine bakıyor. O günkü tayınını bekliyordu.