Serinin 2. kitabı, ilk kitaptaki Grace-Vincent çiftini birleştiren genelev patroniçesi Hannah'ı anlatıyor. Ki beni uzun zamandır merakta bırakan bir karakterdi Hannah.
Ben 2. kitap için Hannah'ın babasının kitapta önemli bir yer kaplamasını bekliyordum ama yazar babayı öldürmeyi tercih etmiş. Yaşasaydı kitap daha mı iyi olurdu yoksa tersi mi emin değilim. Ama böyle olması da iyi olmuş, en azından sinir olacağımız bir karakterden kurtulmuş olduk.
Gelelim çiftimizin tanışma şekline. Çok fazla historical okudum ama sanırım en normal, en olaysız tanışma bunlar arasında gerçekleşti. Değişik ama hoşuma gitti.
Yazarımız gerçekten güçlü kadın karakterler yaratıyor. Hannah daha ilk kitapta gözüme girmişti, burada ise gözümde yüceldi. Genç kız ve erkekleri kurtarmak için girdiği mücadele okunmaya değerdi.
Bir de şunu fark ettim. İster historical, ister günümüz olsun yazarların büyük çoğunluğu piç adam diye tabir ettiğimiz karakterler yazıyorlar. Laura ise tam tersini yapıyor; yani efendi adam üzerinde yoğunlaşıyor. Rafe sen ne tatlı bir şeydin öyle kuzum. Sevdiceğin için elinden geleni ardına koymadın, yerim seni :P
Ayrıca çiftimiz birbirlerine aşık olduğunu inkar etmediler, çok çabuk kabullendiler. Ama Hannah, Rafe'i korumak için uzun bir süre vazgeçmek zorunda kaldı ve kimse kızıma kızmasın, yapılacak en doğru şeyi yaptı kitap boyunca.
Amaaaa gelelim en kötü özelliğine. Kitap güzel ama çeviri hak getire. Aspendos, sen ne yapıyorsun gülüm? Siz bu işi 2 senedir yapıyorsunuz hala mı çevirmen sorununu çözemediniz? Güzelim kitap battıkça batmış durumda.