Oguz Atay'in resim ogretmeni Esref Uren bir gun "ailene söyle, çok yeteneklisin, seni Güzel Sanatlar Akademisi'ne göndersinler "der......Babasinin yaniti kararlidir: Güzel Sanatlari bitirenler aç kalmaktadir.Onun için düs dünyasini bir yana birakip gerçekleri görmelidir Oguz, kendisibe para kazanabilecegi bir meslek seçmelidir.Esref Uren bunu duydugunda soyle der :"babana söyle, sana köse basinda , islek bir yerde bir bakkal dükkani açsin o zaman iyi para kazanirsin".
Yillar sonra "Tutunamayanlar'in Selim'ine söyle dedirtmektedir Oguz Atay:' Üç çesit meslek varmis: mühendislik , doktorluk, birde hukukçuluk.Ben ressam olmak istiyordum.Babam böyle bir meslek olmadigini söyledi.(T.326)
"Tutamak sorunu dedim. Dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz. Tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır. Tramvaydaki tutamaklar gibi. Uzanır tutunurlar. Kimi zenginliğine tutunur; kimi müdürlüğüne; kimi işine, sanatına. Çocuklarına tutunanlar vardır. Herkes kendi tutamağının en iyi, en yüksek olduğuna inanır. Gülünçlüğünü fark etmez. (...) Ben, toplumdaki değerlerin ikiyüzlülüğünü, sahteliğini, gülünçlüğünü göreli beri, gülünç olmayan tek tutamağı arıyorum: Gerçek sevgiyi."
Ben de ölümcül bir hastalığa tutulsam dedim, bu hastalığa tutulduğumu bilsem dedim, bu ölümcül hastalık yüzünden her şey birden önemini kaybetse dedim, korkularımdan bile kurtulsam dedim... ve artık her şey bana vız gelse dedim.
" İnsanın somut yaşamı; biyografisi, onun içinde barındırdığı çok sayıdaki olasılıktan, yaşama dönüşmüş olan yalnızca bir tanesiydi. İç dünyanın dehlizlerinde çok sayıda farklı yaşam oluşturmaya yetecek ölçüde bastırılmış gizil yetenek, uç vermemiş duyarlık, kavuşulmamış özlem, bir o kadar da bunlardaki soluksuz bırakılmışlığın neden olduğu, acı ile kotarılmış bir ruhsal karmaşa barınıyordu. Yaşam bunların tümüydü. Bu gizil güçlerin iç dünyadaki devinimlerini hesaba katmadan insanın salt dış dünyada bıraktığı 'biyografik' ayak izlerinin kalıbını çıkartarak bir yaşam anlatılabilir miydi?"
"Yazarak var olan, yazma ediminin zorlu yollarında kendini bulmaya çalışan yazarların tümünün en güçlü yaşam tanığı kurmaca yapıtları değil miydi zaten?"