Ben Denizlerden Hangisiyim sözleri ve alıntılarını, Ben Denizlerden Hangisiyim kitap alıntılarını, Ben Denizlerden Hangisiyim en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Vaktiyle tüm ağaçlar toplanıp kendilerine bir kral seçmek için zeytin ağacının yanına gitmişler ve ona demişler ki: 'Ey ulu zeytin, sen gel de bize kral ol. Bu işe ancak sen layıksın.' Teklifi duyan zeytin ağacı hiddetlenmiş,, dallarını sinirle sallamış. 'Tanrı'nın ve insanın bende övdüğü güzelliği bırakıp ağaçlar üzerinde boş boş hükümdarlık mı edeyim? ... Asla.' demiş.
Bir kalbin diğerine ısınması, iki ayrı koldan gelen iki elin parmaklarının kilitlenmesinden, iki ismin çiftleşmesinden, birinin diğerinin içinde erimesinden çok daha eski bir ezel olasılığıdır.
Her su, yolunu buluyor. Her dağ kendi karını tutuyor. Bütün kapılar açılıyor, bütün boşluklar doluyor. Renkler oturuyor. Her şeyin bilincine varıyorum.
Yalan bir tek kafamızın içindeki duvarları aşamazdı. Orada dönüp dururdu. Yalan kendisinin ne olduğunu bilirdi her zaman. Peki, insan nasıl olur da kendisini bile ikna ederdi bir yalana?
ruhlar kocuyor evlatlarım. ruhlar… kocuyor. tanrı, gelmiş ve gelecek bütün ruhları yarattı bir vakit. hepsinden itaat sözü aldı, sonra her birinin dünya vadesini onları içine koyduğu peteklerin üzerine yazıp beklemeye bıraktı. ruh, kendi sırası geldiği vakit, saniye şaşmaz peteğinden çıkar, dünyaya geleceği ananın rahmine doğru uçmaya koyulur. uçar uçar. bu yolculuk manadan maddeye, ukbadan dünyaya, pinhandan ayânadır. ilk yuvasına gelen ruh, dünya günlerini saymaya başlar artık. ya geride kalan ruhlar? işte onlar. bekleye bekleye kocarlar. atalarımızın ruhları, ilk atamızın ruhuna daha yakın değil midir? ondan yıllarca sonra doğan ve peteğinde sırasını bekleyen bizlerin ruhu beklediği yerde yaşlanmaz mı? ruhlarımız onlarınkinden yaşlı değil midir? işte buna kafa yormalı.
İnsan, herkese yalan söylediğinde bile kendisine karşı dürüsttür. Nasıl bir yalandı ki bu kendisi bile inanmıştı? Yalan bir tek kafamızın içindeki duvarları aşamazdı. Orada dönüp dururdu. Yalan kendisinin ne olduğunu bilirdi her za- man. Peki, insan nasıl olur da kendisini bile ikna ederdi bir yalana?