Polisiye, aşk, tasavvuf, fantastik... Öyle bir kitap okudum ki, bu türleri içinde harmanlayarak okura benliğini aratmayi başarmış.
Musab , Zümra, Nisan, Selam ,Acayip, Hünkar ve Dinç Ran... Benliklerini arayan insanlardan sadece bir kaçı. Olayları onların gözünden dinlemek de apayrı bir heyecan katmış.
Başarılı bir mimar olan Nisan, hayatının zor bir döneminden geçerken Selam ile tanışır ve evlenirler. Tam Nisan huzura kavuşmuşken Selam öldürülür. Nisan için hayat yeniden içinden çıkılmaz bir hal alır, taa ki Selam mezardan çıkıp gelene kadar.
Selam gelir ama gelen tam olarak da Selam değildir. Hafızasını yitirmiştir.
Nisan'in babaannesi Zümre Nine'ye Selamın bakışları çok tanıdık gelir, hayatının aşkı...
Selam'in hafızası zamanla yerine gelir ve artık onun benliğinin Selam olmadığı anlaşılır.
Herkes birbirinden şüphe etmeye başlar. Bedenler başka, benlikler başka. Yıllar öncesinin aşkları, kıskançlıkları, arkadaşlıkları... Ruhların başka bedenlere girmesi, sonrasında dünyaya dönmesi...
Başlarda olaylar aşk hikayeleri çerçevesinde görünse de ilerleyen sayfalarda devlet politikalarına bağlanacak kurgu, okuyucuyu derinden sarsmaya hazır.
Bütün bu kurguyu akıcı bir dille, gizemini koruyarak ve onlarca soru işareti ile okuru bir sonraki sayfayı çevirmeye iten yazarımız, alt metinde tasavvuf konularına da değinerek yer yer hayatı sorgulatmayı ihmal etmemiş
Kaleminize sağlık .
Fantastik ve beyin yakan bir kitap arayışında olanlara tavsiye edilir