Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Beyoğlu Rapsodisi

Ahmet Ümit

Beyoğlu Rapsodisi Gönderileri

Beyoğlu Rapsodisi kitaplarını, Beyoğlu Rapsodisi sözleri ve alıntılarını, Beyoğlu Rapsodisi yazarlarını, Beyoğlu Rapsodisi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“İnancımız yoksa, düş kuramıyorsak yaşam büyüsünü yitirmiş demektir.”
...çocukken hiçbir olayın farkında olmuyoruz. Belkide bu yüzden, yani kötü olanları tam kavrayamadığımız için çocukluğumuzu güzl bir dönem olarak hatırlıyoruz. Çocukluğumuza özlem duyuyoruz.
Reklam
Eğer uzaklık olmasaydı hiçbir nesneyi tam olarak analyamazdık. Daha da kötüsü kendimizi öteki nesnelerden ayıramazdık."
"Aşağılanmamak, horlanmamak için tek çare, güçlü olmaktı."
Sayfa 59 - 13. BaskıKitabı okudu
390 syf.
8/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Her zaman ki gibi bir ters köşe.
Ahmet Ümit yine kitabın sonunu kendisinden bekleneceği gibi ters köşe yaparak bitirmiş,elbette şaşırtıcı ve akla gelmeyecek türden bir sondu. Fakat şunu belirtmeliyim ki yazar bence sırf bu ters köşe işine odaklandığı için kitapta gereksiz uzattığı aşırı ayrıntıya girdiği bölümlerin farkında değil ya da okuyucuların dikkatini dağıtıp sonunda büyük bir tepki almayı amaçlamış.
Beyoğlu Rapsodisi
Beyoğlu RapsodisiAhmet Ümit · Doğan Kitap · 200327,3bin okunma
"Biliyorsun Selim Amca, simya, sözlüklerde elementleri altına dönüştürme uğraşı olarak anlatılır. Ama çok daha geniş bir anlamı var. Eski Yunan'da simyaya, tanrıyı çözümleme, tanrıya ulaşma, dünyaya hükmetme gibi hem dinî hem felsefi hem de politik amaçlar yüklenmiş. Bu nedenle o dönemlerde simya 'büyük iş' diye adlandırılmış.
Sayfa 235Kitabı okudu
Reklam
Aramızdaki onca yaş farkına rağmen babamın konuşmasını anlamı ve zekice bulmuş, sözlerini bütün ruhumla onaylamıştım. Bu durumu sadece babamın beni yetiştirme tarzına bağlamak sanırım yeterli değildi; güçlü olmak, mantıklı olmak benim içimde vardı. Babamın sözlerinin aklımda, yüreğimde yankılanmasının nedeni de buydu. Aradan geçen otuz küsur yıldır da tersini hissetme dim, düşünmedim. Hep mantıklı davrandım, hep güçlü oldum, hep kendi ayaklarımın üzerinde durdum. Tam bu noktada, madem öyle, sana hiç benzemeyen Kenan ve Nihat'la hâlâ neden bu kadar sıkı bir ilişki içindesin, neden onlar senin için hâlâ önemli diye sorulabilir. Yanıtım çok açıktır. çünkü onlar benim arkadaşım; iş dışındaki zamarımun bir kısmını paylaştığım insanlar. Fakat yaşamımı asla onlara dayanarak kurmam. Ne onlara ne Gülriz'e ne de başka birine. Yeryüzünde yalnız olduğumu bilirim, bu nedenle de öncelikle kendime güvenirim.
"Niye gülmeyeyim Kenan" dedim. Artık onunla ciddi konuşmanın zamanı gelmişti. Herif elli yaşındaydı, ne var ki aklı hâlâ havalardaydı. "Saçma sapan konuşuyorsun abi. Öldükten sonra, seni hatırlasalar ne olur, hatırlamasalar ne olur? Çürüyüp toprağa karışırken, adının anıldığını mı hissedeceksin? Seni alkışlayan ellerin sesini mi duyacaksın? Seni göklere çıkaran yazıları mı okuyacaksın? Bırak Allah aşkına bu işleri, aklını başına topla. Daha genç sayılırsın, sağlığın yerinde, rahatın yerinde, paran var, hayatın tadını çıkarmak dururken niye kafanı böyle abuk sabuk konulara takıyorsun?"
Bana sorarsanız, Kenan'ın bu konulara kafayı takmasının altında yatan neden, gerçek sorunlarının olmayışıydı. Evet, onun parasızlık, hastalık, mutsuzluk, başarısızlık gibi gerçek sorunları ol mamıştı hiçbir zaman. Kalın kaşları daima çatıkmış gibi duran, bu yüzden adı aksi adama çıkan, ama altın gibi yüreği olan bir ba- bası vardı. Nur içinde yatsın, Müjdat Amca sadece Kenan'a değil, bize karşı da sevecendi. Ne zaman yan yana gelsek, sanki yetişkin insanlarmışız gibi halimizi hatırımızı sorar, oğluna olduğu gibi bize de arkadaşça davranırdı.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.