Antarktika... Pek çok özelliğiyle sıra dışı bir kıta. Dünya’nın en güneyinde bulunan, Güney Kutbu’na ev sahipliği yapan, en soğuk, en rüzgârlı iklime sahip, buzlarla örtülü ve üzerinde hiç ülke olmayan tek kıta. Birçok ülkenin bu efsanevi kıta ile ilgili kapsamlı bilimsel programları ve kıta üzerine inşa edilmiş teknoloji harikası araştırma istasyonları var. Kıtada sadece bilimsel çalışmalara izin veriliyor. Kıtanın geleceği ile ilgili alınacak tüm kararlarda söz sahibi olabilmek için olması gereken işte tam da bu. Kıta ile ilgili önemli bilimsel araştırmalarda Türkiye olarak yer almak.
Muzaffer Albayrak “Unutulmuş Zafer: Kûtulamâre 1916” başlıklı yazısında Osmanlı Devleti’nin Irak Cephesi’nde kazandığı son zaferi anlatıyor.
Emine Sonnur Özcan ise Müslüman bilim insanlarının coğrafi bölümleme konusunda kendilerine kadar geçen çağlarda üretilen bilgiyi kullanarak nasıl yeni bölümleme biçimleri geliştirdiklerini özetliyor.
Ali Sinan Sertöz bu ayki yazısında ünlü Alman matematikçi Riemann’ın hayatını ve çalışmalarını yine bir matematik öyküsü tadında anlatıyor.
Özlem Ak “Dünyanın En Ölümcül Beş Zehri: Zehir mi Ölümcül, Doz mu?” başlıklı yazısında bilinen pek çok zehirli maddeden 100 kat daha zehirli başka maddelerin varlığından söz ediyor. Melike Erol ise TÜBİTAK’ın EXPO 2016 Antalya’da açılışını yaptığı TÜBİTAK Bilgi Evi’ni bizlere tanıtıyor.
“Metilen Mavisi Erken Yaşlanma Hastalığında Umut Olabilir mi?”, “Mutlak Uzay” ve “İnsanlar Gibi Öğrenen Bilgisayarlar” başlıklı yazılarımızı da zevkle okuyacağınıza eminim.