İşte eskiden yaptığım hata: kimsenin kendisine yaklaşılmasını istemediğini düşünmek. Bir yabancıyla konuşmaya başlarsam, bunu her zaman bir tür işgal gibi değerlendirecekler sanırdım.
İnsanlar doğar, düşünceleri, duyguları ve hayalleri vardır, hayat onlara çok gerçek gelir, büyürler, ölürler ve bunların hiçbiri önemli değildir. Sanki hiç de gerçek değillermiş gibi.
Ders kitaplarında okuduğumuz hikayelerin aksine bilimin gerçekte nasıl ilerlediğini bakarsanız, bunun hiç de cehaletin karşısında savaşan rasyonalistlerin düzenli başarıları olmadığını görürsünüz. Bilim daha çok şarlatanlar, çatlaklar ve manyakların elinde ilerler.
Geriye bakma, asla geriye bakma. O zaman sorunum şuydu, bu şeytani sese uyacak mıydım yoksa önemsememek mi gerekti? Ama bir saniye peki ya bu bir şaşırtmacaysa, ya sesin niyeti arkaya bakmamsa? Bu durumda gerçekten de arkana bakmaman gerekir, değil mi?