Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
Bin Hüzünlü Haz
Hasan Ali ToptaşEn Beğenilen Bin Hüzünlü Haz Yorumları ve İncelemeleri
En Beğenilen Bin Hüzünlü Haz sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Bin Hüzünlü Haz kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
BİN HÜZÜNLÜ İNCELEME
Yazmaya başlıyorum, kitabın düşündürdüklerini, düşüncelerimin yoğunluğuyla bedenimi esir alan duyguları, anlatacaklarımı, anlatılanları. Oturuyorum balkona, düşüncelerimi sıralamaya çalışırken sokağın sesine kulak veriyorum, ruhumla sokağın ruhuna harman ediyorum. Çocukların keyif çığlıkları, çocuklarını seyreden kadınların tatlı telaşı önce
"Bin hüzünlü haz" beni en çok üzen kitabım oldu. Bir yayınevinden sen bunun etini, yağını, suyunu, tuzunu, baharatını o kadar çok koymuşsun ki bir oturuşta yenmiyor dediler. Bir oturuşta tüketici verilecek yapıtlar istiyorlar. Dehşete kapıldım. İyi yapıt zaten edebiyat dışıdır; yani edebiyatın o ana dek oluşa gelmiş kurallarının dışına fırlamış bir yapıttır. Daha sonra edebiyata dönüşecektir.
Demiş Hasan Ali Toptaş
Yazarın okuduğum ilk eseri. Okumakta, anlamakta zorlandığım, yavaş yavaş okuduğum ve sindirmeye çalıştığım bir eser oldu. Yazar adeta kelimelerle dans etmiş. Kendisinin kitabı ile ilgili yorumunu okuduktan sonra biraz da olsa zor okumama bir teselli oldu. Kendimi verip, dikkatlice okumaya çalıştığımda kitabın kendine çeken bir büyüsü ile de tanıştığımi yok sayamam. Yazar kitapta Abdullah adlı birini arıyor ve herkese Abdullahi soruyor, aslında belki de aradığı kendi benliği kendi kişiliği idi. Hasan Ali toptaş'ı daha önce okumadıysanız başka bir kitaptan başlayabilirsiniz başlangıç için doğru bir kitap olduğunu düşünmüyorum dili biraz ağır geliyor ama yazarın kelimelerle bu kadar müteşekkir oluşu kelimeleri bu denli güzel kullanışı hayranlık uyandırıcı.
Çocukken ne çok oynardık saklambacı. Herkesi sobeledikten sonra sona kalan arkadaşlara "elma dersem çık armut dersem çıkma" diye seslendirdik️ Ahh Alaaddin Ahh!! Uzun zamandır saklambaç oynamadım kimseyi bu denli aramadım. Sokak sokak gezdim kendimi kaybettim yine de seni bulamadım. Hadi "elma" diyorum hadi nerdeysen çık gel artık.. Usta kalem bu eserinde de yine bambaşka bir serüvenle karşımıza çıkıyor.Hani Bazı insanların kendine has kokusu vardır. Kokuyu duyunca "Aaa sen mi geldin deriz. Ya da gözlerimiz arar" işte tam olarak böyle Toptaş ın kaleminin kendine has kokusu var. Daha cümleyi tamamlamadan kelimelere dokunuşundan belli eder kendini. Sanki Binbir çiçekli bir tarladan geçiyorsun yine de O'nun çiçeğinin kokusunu alıyorsun. Velhasıl Toptaş önde ben arkada tutturduk bir yolu Alaaddin'i arıyoruz. Kelimelere tutunuyorum kaybolmamak için onun kaleminde can simidim yine onun kelimeleri.. Okuyun arkadaşlar belki de içinizdeki dosta seslenir.. Kitap kokusuyla kalın dostlar ... nedense aranan asıl şey hep insanın içinde kalırmış.Herkes leblebi yer gibi sinir hapı atıyor ağzına, herkes gazetelerin birinci sayfasında pıhtılaşan kanlara göz ucuyla bakıp bakıp susuyor ve herkes adımını ileriye değil de, kendi içine doğru atıyor.Benimkisi, hiçbir zaman hiçbir şeyle açıklanamayacak kadar derin, hiç kimsenin anlayamayacağı ölçüde karmaşık ve acayip bir yorgunlukkimi zaman ve sanki kanatlarım varmış gibi, sırtımda bir ağırlık hissediyorum.Ve altı çizili onlarca cümle.. #hasanalitoptaş #binhüzünlühaz #kitapkurdu #kitspaşkı #okuyanbilir #okumaaşkı #kitapsever #kitapkokusu #kitaptavsiyesi #bookstagram #bookself #bookworm #bookish #booked
Yazar hikayeye Alaaddin adını verdiği bir varlığı aramakla başlıyor. " henüz Alaaddin'in yokluğunu kaybetmeyi göze alamıyorum. Elimde, o yokluktan başka hiçbir şey yok çünkü." Zengin mekan ve zamanda ustaca kullandığı kelimelerle uzun, sıkmayan, serüven tadında betimlemeler yapmış. Yazar hakkında çok fazla bilgiye sahip değilim ama Doğunun Kafkası deniyor kendisine. Kelimeleri ustaca kullanıyor. Hikayede boş bırakılan yerler ve eksik cümleler sizi kitabın içine sürüklüyor. Bazen yazar sizinle sohbet ediyor bazen size hiç değmeden hikayeyi anlatmaya devam ediyor. Farklı bir deneyim diyebilirim daha önce bu tarz bir kitap okumadım.
Hasan Ali Toptaş'ı, Kuşlar Yasına Gider ile tanıdım ve sevdim. Ardından Bin Hüzünlü Haz'la devam ettim ama karşımda bambaşka bir Toptaş gördüm. Bu kitabı sevmemekle birlikte beğenmeyişimi Toptaş'a değil kitabın türüne mal ettim. İlk başlarda Oğuz Atay'ın tarzını fazlaca hatırlattı. Bir kez daha postmodern romanları sevmediğimi anladım.
Yani ne desem ne yorum yapsam inanın bilmiyorum. Öyle üzgünüm ki. İlk defa en en en sevdigim yazarın kitabını yarım bırakıyorum. Oysa 100 sayfa zorlaya zorlaya okumuştum ama devam edemiyorum, etmek istedikçe kafam karmakarışık oldu ve en iyisi bırakayım belki uygun bir zamanda yeniden başlarım diye düşündüm. .
.
.
Yazarı kesinlikle çok seviyorum. Kalemi benim için muazzam. Bu kitabının yorumlarına baktım ve çoğu kişi diğer kitaplarına oranla bunun biraz durağan olduğunu dile getirmiş ama seven kişi sayısı da oldukça fazla. He ben sevmedim mi tabi ki sevdim. Toptaş ne yazsa ben okurum, okumamak gibi bir şey olamaz ama bu kitapta resmen kayboldum. Alaaddin'in peşine düşmüş karakter ve Alaaddin'i ararken kendimi kaybettim. Kitap tür bakımından roman diye nitelendirilmiş ama sanki deneme gibiydi bilemedim de ben baya karıştım gittim bu kitapla. Yazarı ilk kez tanıyacak olanlara küçük bir tavsiye; "Harfler ve Notalar, Kuşlar Yasına Gider" kitapları ile başlansa daha iyi. Bu kitap diğerlerine göre ağır ve ilk bunu okuyan ağır bir kitap olduğu için belki diğerlerini okumak istemez. Sakın öyle bir yanılgıya kapılmayın. Ama yine yine söylüyorum TOPTAŞ harika bir yazar.
Yüzelli sayfalık bir roman ve cümleler bașı sonu olmayan... Oldukça yorucu; fakat bir o kadar baș döndürücü, bir o kadar sorgulatıcı, bir o kadar beyin jimnastiği bir kitaptı. İnsana yoğun bir duygu yüklüyor ve tüm duygular arayıșta toplanıyor. Ararken bulunanlar, ararken bulduklarımızı sorgulatıyor. Gerceklerle masallar arasında, günahlarla masumluk arasında ve en çok yazarın ic dunyasiyla insan arasinda yorucu bir gezi gibiydi.
Sokak lambalarının yalnızlığını, depolarda uyuyan eşyaların sırnaşıklığını, insanların birçok şeye karşı gözü kapalılığını, şarkıların çaresizliğini, aşkların ciddiyetini ve çocukların saflığını da dinliyorum.
Öncelikle şunu söylemek isterim ki; Hasan Ali Toptaş ile henüz tanışmamış okurlara #binhüzünlühaz 'ı başlangıç kitabı olarak önermem doğrusu.
.
Hasan Ali Toptaş ne yazsa okurum diyenlerdenim ben de. Ama bu kitabı okurken bir hayli zorlandım. Yolumu, yönümü kaybedip geriye dönüşler yaşadığım oldu zaman zaman. Anlatımın oldukça yoğun olması, okumayı da yorucu kıldı haliyle. Kitabın sonuna geldiğimde ise aklımda çok fazla bir şey kalmadığını da itiraf etmeliyim
.
Kitaptan bahsedelim biraz da... Bir arayışın hikayesi Bin Hüzünlü Haz. Yazarımızın: "Şimdiye kadar kimse arayıp sormadığı için, büsbütün kaybolmasını istemedim de ben o dağı alıp Bin Hüzünlü Haz'ın içine sakladım." diye bahsettiği Asip Dağı'nın eteklerinde son bulan arayışın hikayesi... Alaaddin kimdi, niye arıyorduk onu..? Çürümüşlüğün, kirlenmişliğin içinde kaybolan insanlık mıydı yoksa aradığımız..? Bilemedim...
Hasan Ali Toptaş ' ın bu romanını okurken içerik bakımından değil üslup bakımından okunması gerekiyor.
Yazar ne anlatıyordan çok nasıl anlattığı göz önünde bulunarak okunması gereken bir roman dır.
Yazar sanki bir cümlede tüm kitabı bitirmek niyetinde.
Okuyan kişiye sanki bir anda bir çırpıda yazılmış hissi veriyor.
Kelimeler mi üstün geldi acaba?
Ah Be hocam bu nasıl bir yazış tarzıdır.
Sen mi Alaaddin 'i arıyorsun Alaaddin mi seni arıyor yoksa kelimeler içinde ikiniz de kayıp mısınız?
Bin hüzünlü haz...
Bol bol ikilemeler ve betimlemelere bezenmiş bir arayış romanıdır.
İlk defa Hasan Ali Toptaş okuyacaklar bu kitapla başlamasınlar derim.
Herkese iyi okumalar.
Vesselâm.