Bencilliğin kalpleri kasıp kavurduğu, romanlardaki hayatlara karşı bir küçümseme ve öfke duyuyordu. Tek gerçek hayat, huzurla etrafını saran kendi hayatıydı.
Yalnızlık ve hayal dedikleri yokuş kaygandır, insan nereye sürükleneceğini bilemez...
Çok değil bir sabah bir de bakmışsınız ki, içinde yaşadığınız bu boşluk, kendinize dahi itiraf edemediğiniz hüzün dolu duygularla etrafınızı sarıvermiş .
Ansızın derin bir acı saplanıyordu yüreğine, sanki asla dolduramayacağı bir boşluk açılmış tükenmez, bir karamsarlığın içinde kaybolmuştu. Umutsuzluk içindeydi
Ağlıyordu...
Demek ki günün birinde, insanlar birbirlerinden ayrılıyorlardı, her biri bir tarafa gidiyordu. Artık birbirlerini görmüyorlar, birbirlerini sevmiyorlardı.