Yarım kalmış hayaller,yaşanmamış hayatlar ve kapanmamış yaralar bir şekilde kendilerini tamamlamaya çalışırlar. Kader işte böyle anlarda bir çok yolu tek bir kavşakta birleştirir, bu kavşağın adı bazen Eylül olur....
Geçmişini, şu anını ve geleceği düşündü. Yorgun muydu? Bu soruyu nedense uzunca bir süredir soruyordu kendisine; "Biriktirdiklerim mi daha değerli, yaşamak istediklerim mi?
Odanın geniş penceresinden boğazın kıyısına sıralanmış yalıların ışıklarını, büyük binaların insanı küçümseyen ve yok sayan görkemli parlaklığını izledi. Yalıların içindeki hayatları düşündü. Gerçekten mutluluk tapu kayıtlarından ve banka cüzdanlarındaki rakamlardan mi ibaretti? Öyle ise depresyon ilaçlarını neden en çok varlıklılar tüketiyordu...
Belki de yokluk ve yoksulluk gerçek özgürlüktü. Kaybedeceği hiçbir şeyi olmayan birini kim korkutabilirdi ki? Böyle birinin en büyük dostu ya da düşmanı da sadece kendi iradesi ve zaafları olabilirdi ancak?