Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bir Ölünün Defteri

Halid Ziya Uşaklıgil

Bir Ölünün Defteri Gönderileri

Bir Ölünün Defteri kitaplarını, Bir Ölünün Defteri sözleri ve alıntılarını, Bir Ölünün Defteri yazarlarını, Bir Ölünün Defteri yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İki sene zarfında bin kere sana müracaat etmek, ağlamak, "Ben kendimi kaybediyorum. Nasıl bir durumda bulunduğumu tayin edemiyorum. Seviyorum, deli gibi seviyorum, fakat sevildiğimi sevilmediğimi bilmiyorum. Ümit etmek mi, ümitsizlik mi lazım geleceğini anlamıyorum." diye feryat etmek istedim. Lakin sen bir heykel gibi soğuk, bir Brahman gibi ciddi idin.
size sığınma kucağını açacak sahil kayıp, kalbinizde bir ümit nuru uyandıracak ışık sönük, sizi bekleyen son meçhul, bütün etrafınızda ufuk karanlık, gelecek sessiz (...)
Reklam
İçinde yuvarlandığımız varlık denizinde herkes kendi kayığını idare etmekle yükümlüdür. Meçhul bir rüzgâr insanları meçhul bir ufka sevk ediyor; bugün deniz sakindir, yarın bir fırtına tehlikesi var, kazaya tâbi bir okyanusun dalgaları gidiş yönü belli olmayan bu tahta parçasını sürükleyip götürüyor, ümit edilen uygun hava görülmez, önümüz bulutlarla örtülüdür; ne olduğu belli olmayan bir girdabın derinliklerinde bir karar noktası bulmak için dalgalarla dövüşerek ilerlemek, yahut bir kaya parçasının üzerinde parçalanmak için kasırgalarla uğraşmak lazım geliyor.
her gece*
Bu gece yatağıma yattığım vakit hiçbir şey düşünmemekle beraber acı çekiyor idim.
Hayat ufkunun henüz ilk ışıklarını saçtığı bir sinde yaşta en dehşetli bir kaza eli tarafından gözlerinin önüne serilen siyah bir perde çekilmiş, henüz hayat yolunda ilk adımlarını atmaya hazırlandığı bir çağda önünde korkunç bir uçurum açılmış korumasız, dayanaksız bir çocuk olduğumu hissettim.
Ciğerlerimden, bütün içimden süzülüp akan soğuk bir şey kalbimde toplanıyordu. Annesinin koruyucu kanadı üzerinden kalkmış, babasının getireceği yiyeceği bekleme tesellisini kaybetmiş, henüz kanatlarına kuvvet gelmeden yuvasından düşmüş bir kuşcağız gibi, garip, terk edilmiş bir çocuk olduğumu hissettim.
Reklam
Babam benimle pek az uğraştığı için ben de kendisini pek az severdim, gidişi beni üzmedi. Lakin bu mektup bana dünyada tamamıyla yalnız bulunduğumu hatırlatıyordu. Kalbimi büyük bir üzüntü kapladı; çocukların ışık arayan çiçekler gibi duygularının gelişmesi için şefkatten mahrum bir halde kaldığımı hissettim.
Düşüncelerime daldığım zamanlarda o son acılı bakışını gördüğüm göz hep karşımda, işte orada, bakıyor zannederdim. Fakat Nigarın bir kahkahası, bir hitabı [seslenişi] beni dalgınlık halinden çekerdi. Eğlencelerimiz o kadar çok idi ki düşünmeye, felaketimle yalnız kalmaya vakit yok idi.
Ben gülmeye devam ediyordum. Dedin ki: İşte sen böyle gülüyorsun. Bu tebessüm yok mu?.. Biz, şairler, buna "acı tebessüm" deriz; insan bu tebessümle gülmek için şurasında -kalbini gösteriyordun- büyük bir ıstırabı olmalıdır...
İnsanların yaradılışındaki korkaklık asıl son nefeslerinde anlaşılır.
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.