Bir Vatan İki Reis kitaplarını, Bir Vatan İki Reis sözleri ve alıntılarını, Bir Vatan İki Reis yazarlarını, Bir Vatan İki Reis yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İki lider: Mustafa Kemal Paşa ve Enver Paşa
İkisi de aynı yıl doğdu. İkisi de kurmay subay İkisi de Türk davasına gönül verdi.
Ama;
Biri başardı, biri başaramadı.
Biri imparatorluğun çöküşünde anılırken, diğeri yeni bir ülkenin doğuşuyla anıldı.
İki büyük değer
Biri vatanı kurtardı; Türkiye Cumhuriyetini Kurdu.
Diğeri Turanı kurmak istedi; Pamir Dağlarının etekle-rinde istilâcılarının kurşunlarıyla şehit düştü.
Biri Türkiyenin öncüsü, diğeri Türk dünyasının öncü-sü,
Bir iki devi bir kitapta bir araya getirdik.
Mustafa Kemalin mantığı, Enver Paşanın roman-tizmi...
Mantık da gerek, romantizm de... Akıl ve ruh birleşiyor..
‘’Şimdi bakın yoldan geldik, yola gideceğiz. Hiç birimizin garantisi yok. Şurada ayakta duranın da, oturanın da garantisi yok. Yani, ruh bir saniyeliktir. Küf dedi mi gitti. Bunun da nerede geleceği, nasıl geleceği, ne şekilde yakalayacağı belli değil. Bir saniyenize bile hakim değilsiniz. Bir saniyesine bile hakim olamadığınız, hükmedemediğiniz bir hayat için, bir dünya için, bu kadar fırıldak olmanın anlamı yoktur. Düz yaşayacağız, düz duracağız, düz yürüyeceğiz. Dik duracağız, doğru gideceğiz. Allah’ın izniyle hayatım boyunca hep böyle gittim. Allah’ın izniyle, olsak da milletle olacağız. Olmasak da, milletle olmayacağız. Yarın ahirette Allah, bize ‘Niye iktidar olmadın’ diye sormayacak. Sorsa da ‘Vermediniz’ diyeceğiz.’’
Kitap gerçek manada Yazıcıoğlu ve Çatlı kazalarını aydınlatmış. Kitaptan da anlaşılacağı gibi 2 reis de gerçek bir vatansever. Lakin kitapta bir takım basım hataları ve kelimelerde harf hataları meydana gelmiş. Sonraki baskılarda bu hatalar düzeltilirse daha güzel olacaktır...
Ana, ağlama gayrı
Tenime dokunuyor gözyaşların...
Ürperiyorum...
Son uğurlayışın değil ki bu.
Savaş yeni başlıyor daha.
Değişen sadece, sadece ardımdan okuduğun
Ayete' el kürsi yerine, şimdi Fatiha...
N'olur Ana yetişir.
Kapanma tabutumun üzerine bu kadar, kapanma Ana...
Yıldızları göremiyorum...
"Bu beceriksiz, bilgisiz, basiretsiz ve dirayetsiz yöneticiler elinde Türkiye, tarihinde hiç olmadığı kadar iç ve dış talana, vurguna, soyguna, itibarsızlığa, acze maruz bırakılmış perişan bir ülke görünümünde..."
"Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem
Biri ecdadıma saldırdı mı, hatta boğarım
Boğamazsın ki/Hiç olmazsa yanımdan kovarım
Ben ezelden beridir aşığım istiklale
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale
Yumuşak başlı isem kim demiş uysal koyunum
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boynum
Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim
Adam, aldırma da geç git deme, aldırırım
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım."
Derin devletin belki Türkiye tarihini en meşgul ettiği süre içerisinde, ortalıkta ne kadar kirli çamaşır varsa ortaya döküldü. Ve çamaşırlar kimin üzerine uyuyorsa ona giydirmeye çalışıldı.
12 Eylül askeri darbesinden sonra toplam 210000 dava açılmış. 650000 kişi gözaltına alındı. 50 idam cezası infaz edildi. 177 kişi işkenceden öldü. 30000 kişi yurtdışına kaçtı. 14 bini yurttaşlıktan çıkarıldı.
İktidara gelen siyasi partiler, devlet teşkilatının bütün kademelerini kendi görüşleri doğrultusundaki kişilerle doldurarak, kamu görevlilerilerinin ve vatandaşlarımızın bir tarafa girerek kamplara bölünmesini zorunlu hale getirmişler, giderek anarşi ve bölücülüğü destekleyen kaynakların şekillenmesine ve kamu kuruluşlarında çalışanlarla, polis ve öğretmenlerin dahi birbirine düşman kamplara ayrılmalarına neden olan partizan tutum ve davranışlardan vazgeçmemişlerdir. Böylece tarafsız halkımız, devletten beklediklerini parti kapılarında aramaya mecbur bırakılarak devlet otoritesi yok olmaya, vatandaşların hak ve hukukunu korumak ve ona tarafsız hizmet götürmek yerine, devletin saygınlığı yavaş yavaş erimeğe mahkum olmuş ve dolayısıyla ülkemizde tam bir otorite boşluğu teşekkül etmiştir.