Meziyetli insanı makbul tutan, ona hakkını veren, ondan istifade etmeyi bilen cemiyetler, terakki yollarının devamlı yolcularıdır. Buna mukabil, meziyet sahibini düşman sayan, kıskanan, ezen, bu nevi insan yetişmesine hizmet edecek mecraları tıkayan, hakikati zorla boğan muhitler; kendi kendilerini sefalete, tereddiye, nihayet inkıraza mahkum ederler.
(Ahmet Emin Yalman, Vatan, 17.3.1950)