Tatyana Tolstaya, günümüz Rus edebiyatının önemli temsilcilerinden biri.
Böcü, yaşanan nükleer bir felaketin 200 yıl sonrasını anlatıyor.
Kitabın her bölümü, Kiril alfabesinin bir harfiyle başlıyor.Her harfin de taşıdığı bir anlam var, bölümün temasıyla örtüşen.Fyodor-Kuzmiçsk, kahramanımız Benedikt'in yaşadığı yer.Felaket öncesi adıyla, Moskova.
Sefaletin kol gezdiği korkunç dünyada, ana besin kaynağı fareler.Fareler, aynı zamanda para birimi olarak kullanılıyor.
Sanattan, bilimden, kültürden yoksun, cehaletin egemen olduğu bu dünyada; zorlu doğa koşulları, açlık, kıtlık, mutasyona uğramış insanlar ve hayvanlar da var.Bir de patlamadan kurtulan, ölümsüzlükle âdeta cezalandırılan yaşlılar...
Böcü, tüm bilinmezlikleri temsil eden, nükleer patlama sonrası ortaya çıkan gizemli bir yaratık.
Kıyamet sonrası geçmişle bağları kopan, ilkelleşen halkın dili de fakirleşiyor, doğal olarak.Bu bozuk dili, aktarabilmek için, yazım yanlışları, anlatım bozukluklarıyla dolu bir dil kullanmış yazar.
Böyle bir metnin başka bir dile çevrilmesi de oldukça zor.Bozuk dil, yöresel deyişler, şiveler kitaptan kopmama neden oldu.
Benedikt, lider Fyodor-Kuzmiçsk'in yazdıklarını çoğaltmakla görevli bir memur.Aşık olup, yüksek rütbeli bir memurun kızıyla evlenince, kendini kitaplarla dolu bir evde buluyor.
Benedikt okudukça, Fyodor-Kuzmiçsk'in foyası, sahtekârlığı meydana çıkıyor.
Kitapta Rus edebiyatına, masallarına bolca gönderme var.Rus şairlerinden alıntılar da oldukça fazla.
Orijinal dilde okumalıydım dediğim bir kitap oldu, Böcü.