- Nesi var Halim Bey? Bence her ölçü ölçüsüzlükten iyidir. Ayrıca “cigara içimi “ pekte eski bir ölçü sayılmaz…
- Tütün memlekete girmeden önce neyle ölçüyorlardı acaba?
-Uzakları adımla arşınla .. Derinlikleri kulaçla .. iyilikleri verimkarlığı endazeyle.. yüksekliği adam boyuyla, minarelerle ..
Nuri çevik alaycı sordu ; Ya kötülüğü ?
- Onlar ölçülmez onlar sınırsız , açlık günle .. sevgi, saygı kurban olmakla ..
Anadolu insanının gerçekten ne kadar hür olduğunu, biz aydınlardan çok, onun içinde yetişmiş ağalar bilir. Evet, aktif bir hürlük değildir bu, pasiftir. Gerçekten işe yaraması için, üstünde bilimle işlemek ister. Çünkü, açıktan açığa baş kaldırıp birleşip, bir amaca yönelerek çarpışa çarpışa elde edilmiş, yasaları kitaplarda yazılı hürlüklere benzemez. Hürlüğün hiç aşılmaz iki dayanağı vardır: Çile çekme gücü... Azla yetinebilme alışkanlığı... Geleceğimizin umudu bu iki zenginliğe bağlıdır, bunlardan başka her şey palavradır, bu toprakta...
Oysa, "Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir" denilmişti. "Öğretmenler, Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür nesiller ister," denilmişti. Kabullenmiştik kasılarak... Kendi fikirlerimizin, kendi vicdanlarımızın ne durumda olduğunu bile araştırmayı gerekli saymadan...
O günden sonra da, benim sınıfımda gene sarsılmaz bir düzen sürdü ama, bu düzen artık, eskinin sevgiden, saygıdan gelen düzeni değildi. (...) Eğitmencilikte bir öğretmen, buraya kadar düştü mü, öğretmenliği hemen bırakmalıdır.
"Milletin efendisi köylü" dememiş olsaydık, Aristo gibi "İnsan doğuştan köledir, bundan kurtulmak isterse, dünyanın düzeni bozulur" deseydik, bu kağnı, bu öküzler, bu yorgan, bu kadar iğrenç gelmezdi bana...
Orta Anadolu'da, ağa olsun, hizmetkar olsun bütün köylüler, öğüttükleri unun yarısı kadar da bulgur kaynatır. Ne demektir bu? 'Ekmeği, ekmeğe katık ediyorlar' demektir.