Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bozkırdaki Kıvılcım Enstitülüler

Mahmut Makal

Bozkırdaki Kıvılcım Enstitülüler Sözleri ve Alıntıları

Bozkırdaki Kıvılcım Enstitülüler sözleri ve alıntılarını, Bozkırdaki Kıvılcım Enstitülüler kitap alıntılarını, Bozkırdaki Kıvılcım Enstitülüler en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Köylümüz, şehirlimiz, erimiz, generalimiz kumanyasına ne zaman kitabı da ekleyecek duruma gelirse o gün Türkiye gerçekten kurtulmuş demektir.
Otobüsü kaçırmak için çocuk olmak şart değil. Çoğu zaman kendi kişilik dünyamıza öylesine gömülüyor, kendi elimizle kendi başımıza öyle ağlar, öyle arapsaçları örüyoruz ki, yanı başımızdan bütün hışmı ile gelip geçen en önemli olayları ıska geçiyoruz.
Reklam
Paylaşım için dünyayı yakan savaş yıllarında başlatıldı Köy Enstitüleri. Ne altyapı ne üstyapı. Zenginliğimiz yokluklarımızdı. Savaş gürültüleri içinde sessiz ve derinden başlayan bir hareket. Bu hareketi yaratan iki büyük insan: Tonguç ve Yücel. Özverili ve pratiği çok çabuk yakalayan Anadolu İnsanları. İnsanlarımız yaratıcıdır. Bir olanak sağlarsa bunu en iyi şekilde kullanmasını, yararlanmasını bilir. Buna inanmıştı iki büyük insan.
Bizde aydın geçinenlerin ağzı vardır da belkemiği yoktur. Aktarma bilgilerle konuşur konuşur, gerektiğinde ayağa kalkmasını beceremez. Düşünemez bile. Resmi ağızların, Doğu'dan Batı'dan aktarılan bilgilerin hamalıdır. Bu bilgileri usunun süzgecinden geçiremez; ülke gerçeklerinin tartısına vuramaz. Dünkü medresede nasıl "nakli bilgiler" belletilip aktarılmışsa, bugünkü öğretim kurumlarında da sözümona "akli bilgiler" bellenip aktarılır. Böylece, aydın olunduğu sanılır...
Kolayına söylememiş Mevlana: "Elinde yetkisi olmayan adama iyi demeyin. Eline yetki geçince değişebilir. Ekinde yetki varken doğru işler yapana iyi deyin" derken ne denli ne haklıymış.
İnsanın yozlaştıktan sonra ne yaman bir güç olduğunu görüyordum.
Reklam
Müdür denen varlıklar, o denli birbirine benziyordu ki, sanki döküm eşyasıydılar. Siyasal iktidarın korkularını üzerimize yöneltiyorlardı.
Köy enstitülerinde bilmeyi, öğrenmeyi, soru sormayı, aklımızı kullanmayı öğretiyorlardı. İşte bu yüzden yaşatmadılar ya…
Sayfa 103Kitabı okudu
Şapkanın, Latin harfinin ne demek olduğunu tam anlamıyla kavrayabilmek için yaşımızın otuza dayanması lazımmış. Bütün bunların hikmetini, çapını, değerini, faydasını ancak otuza doğru anlayabildik ve bütün canımızla, "Allah razı olsun!" dedik.
Ben bu yüzden dağları karşıma alıp uzun uzun yürümeyi Toprağı avuçlayıp koklamayı Sarı başakların parmaklarda ufalanan tanelerini Dağ esintileriyle dalgalanan ekin yeşilini Sesimi çığlık çığlık enginlere bırakmayı Çok sevdim
Reklam
"Oysa eğitimin biricik ereği,gören, düşünen ve düşündüğünü söyleyen insanı yetiştirmektir.."
Bilmiyorlar ki, 'Demokrasinin nasibi irticanın elinde oyuncak olmak değildir.' Bunlar, yarattıkları bataklıkta kendileri boğulacaktır. Bu sapık ve kara sesler Atatürk'ü yalnız bir kişi, bir insan gibi görüyorlar. Oysa Atatürk bir sistemdir. Atatürk yenilmeyecektir.
Bugüne sığmaz bir okuldu. Köy çocukları tarihinde bir kerecik kendini yakalamıştı. Kişiliğini buluyordu. Kul olmadığını anlıyordu. Kişi olmuştu.
Sayfa 125Kitabı okudu
“Yalnız başıma 205 öğrenci ile çalışmaya başladım. Gündüzleri çocukları, akşamları halkı eğitmeye çalıştım. Muhtarın katibi, köylünün mektupçusu, arzuhalcisi, rehberi oldum. Arılarım, tavuklarım ve sebze bahçemin işlerini de zevkle yürütüyorum. Ve hep köy enstitüsünde bana bu kişilik eğitimini kazandıran öğretmenlerime, sisteme teşekkür ediyorum..”
Sayfa 105Kitabı okudu
"Adaletin gözü kördür" diye bir söz duymuştum. Şimdi o söze bir ek yapmak geliyor içimden: Adaletin kulağı da sağırdır... Osman Kaya
Sayfa 184Kitabı okudu
58 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.