Çamurlu yollar, yabancıları sevmeyen köylüler, kaynayan bir kahvehane… Namus bekçileri, haset ve husumetler… Sırtından “zopası” eksik edilmeyen çocuklar, erkekler ve erkeklikler…
Karanlık evler, ışığı pır pır eden odalar. Muammalı bir ölüm ve çiçeği burnunda bir öğretmen..
Kitabın dili akıcıydı ama bazı yerlerde sıkıcı gelmeye başladı çözülmeyen olaylar, konuşmayan insanlar döngü hep böyle devam ediyor ve öğretmen kendine vazife olmayan şeylere karışmaya çalışıyor. Fazla geldi çünkü sen daha 10 günlük yeni atanmış bir öğretmensin.!
Olayların bir türlü çözülemeyişi herkesin kendi menfaati için gerçekleri saklaması aslında bunlar klasik bizim ülkede köylerde yaşanan şeyler.Şaşırtıcı değildi yani.
Ve hep çay sigara çay yine sigara çay…
Kitabın sonu çok havada kaldı, son sayfayı okurken inşallah olaylar sonuca kavuşur diyordum bu son sayfada. Ama olmadı tabiki de. ve ee?? diye kaldım sonunda..
Kitabı sevmedim açıkçası :/
#236447728
BozlakEmirhan Dağkan G. · İletişim Yayıncılık · 201837 okunma
Hatice seni anlıyorum. Bu kitapta bir söz hakkı bile alamamanı bütün olayın aslında sen ve Muzafferi etkilemesine rağmen sadece siz ikinizin söz hakkına sahip olamamanız canımı fazlasıyla sıktı fakat biliyorum ki çok daha fazlasını anlatıyor bu kitap. Bir katili katil yapan cinayet aletini kullanmış olması mıdır? Yoksa bu kitaptaki ki bütün köy bir cinayeti işleyebilir mi? Kitabın sonundan benim çıkardığım ders suçlu olan herkes cezasını er geç bulur kitapta da cezasını bulduğunu öğrendiğimiz iki kişi var…
BozlakEmirhan Dağkan G. · İletişim Yayıncılık · 201837 okunma
Toprağın altına girenlerin bize bıraktıklarını sandığımız yoklukları aslında onlarla birlikte gömülüyordu.Bizim yokluk dediğimiz şey ise onları alıp götürdüğüne inandığımız ölümün kendisinden başka bir şey değildi.
"Yavrum benim kızım öldü.... Damadım öldü.... Torunum öldü..... Bakma sen iyi oldu böyle... Yanağını öpeceğim kimsem kalmamış ki. Bunca acıya dayanır mı insan? Dayanırsa kendinden utansın."
....
Bir insanın çaresizliğini saklamayaşının utancı çökmüştü üstüme. İstediğim tek şey yok olup gitmekti.
Köye yeni atanmış bir Öğretmen, köyde yaşayan insanların çaresizliği, faili belli olmayan bir cinayet, kimsesiz, savunmasız bir genç kıza yapılanlar, köyün muhtarı ve diğer sakinlerinin hiçbirini aklına adalet duygusunu yanlış değerlendirmeleri....
Polisiye roman havasında yazılmış ama gizem, heyecan unsurları tam oturmamış gibi geldi bana.
Kitabın sonu hiç olmamış belli bir sonu olmayan, bir yere bağlanmayan kitaplar havada kalıyor. Öğretmenimiz köye yeni atanmasına ve kimseyle fazla samimiyeti olmasa da üzerine vazife olmayan işlere fazla karıştı benim fikrimce. Olayı, cinayeti ve tecavüzün sorumlularını bulmak istedi ama köylülerin üstünü kapatma gayreti yüzünden bir çok soru cevapsız kaldı.
Daha iyi bir sonu olabilirdi. Ama yinede okunabilir.
BozlakEmirhan Dağkan G. · İletişim Yayıncılık · 201837 okunma