Geçmiş, şimdi ve geleceğin en ince ayrıntısına kadar, Tanrı’nın kehanet gibi belleğinde ve O’nun sonsuzluğunda var olduğunu biliyoruz; garip olan, insanların bilgisizce geriye bakabilmelerine karşın, ileriye dönme hakkını elde edememeleridir. Daha dört yaşındayken, Norveç’ten gelen yüksek bordalı yelkenli gemiyi gördüğümün berrak bir anısını saklıyorsam, olmaya hazırlanan bir şeyi birinin önceden kestirmeye yetenekli olmasına neden şaşırmalı? Felsefi açıdan alınırsa, bellek, geleceğin kâhinliğinden daha küçük bir mucize değildir; yarınki gün bize, hâlâ anımsadığımız, İbra- nilerin Kızıl Deniz’i aşmasından daha yakındır.
"Words, words, words. Shakespeare’in kendisi, sözcüklerin erişilmez ustası, onları aşağılardı. Guayaquil’de, Buenos Aires’te veya Prag’da olsun, her zaman insanlardan daha az değer taşırlar."