İster tek tek bireylerin, isterse de halkların kolektif zihninde, farkında olarak ya da olmayarak, ‘her yabancının bir düşman’ olduğu kanısı yerleşmiş olabilir. Bu kanı, çoğu zaman gizli bir iltihap gibi ruhların derinliklerinde yatar; sadece ara sıra ve eşgüdümsüz gerçekleşen eylemlerde ortaya çıkar; bir düşünce sisteminin kökeninde yer almaz. Fakat gerçekleştiği zaman, ifadesini bulmamış dogma, bir tasarımın büyük dayanak noktasına dönüştüğünde işte o zaman, zincirin son halkasında imha kampı yer alır.