Kimseye zararımız olmasa da, günlük yaşantımızı öğrenselerdi insanlar bize deli derlerdi. Tamamen köşemize çekilmiştik. Misafir kabul etmiyorduk. Yaşadığımız yerin adresini hiçbir arkadaşıma vermemiştim; Dupin ise zaten kimseyle ahbaplık etmiyordu. Kendi halimizde yaşıyorduk.
Suçu, günahı olmayan kediye karşı şiddeti artırmamın nedeni insan ruhunun kötülük etmeye, kendi kendine eziyet çektirmeye, hatta suç işlemiş olmak adına suç işlemeye, kötülüğü son kerteye kadar devam ettirmeye olan meylidir.Bir sabah, gözyaşları içinde olsam da soğukkanlılığımı takınıp boğazına bir ilmek geçirdiğim kediyi bir ağacın dalına astım; beni sevdiğini bilmeme rağmen masum kediciği asarak En Merhametli, En Dayanılmaz Tanrı'nın bile bağışlamayacağı bir günah işlediğimin farkındaydım.
Sonra iflah olmaz bir biçimde beni uçurumun kıyısına götüren YOLDAN ÇIKMA İSTEĞİ bütün ruhumu sardı. Felsefe bu haletiruhiyeyle pek ilgilenmez. Ama ben yoldan çıkma isteğinin insan yüreğindeki en ilkel güdülerden insanın mizacını yönlendiren esas duygulardan biri olduğunu kesinlikle söyleyebilirim. Kötü yahut ahmakça bir eylemi sadece yapmaması gerektiğini bildiği için defalarca yapmamış biri var mıdır? Aklıselim davranabilecekken kanunları yalnızca kanun olduğu için ezip geçme eğilimi hepimizde yok mudur?
Evcil hayvanlara karşı düşkünlüğümü fark edince evimizi bu hayvanların en güzelleriyle dolduruverdi. Kuşlarımız, Japon balıklarımız, güzel bir köpeğimiz, tavşanlarımız, küçük bir maymunumuz ve bir kedimiz vardı.
Sadık ve sağgörülü bir köpeğe sevgiyle bağlanmış olanlar bu duygunun yoğunluğunu ve hissedilen hazzın niteliğini bilir. Bencillikten tamamen uzak ve hesapsız bir biçimde kendini sahibine adamış hayvanın sevgisinde, insanın vefasızlığını tecrübe etmiş birini doğrudan etkileyen şeyler vardır.
Özellikle de hayvanlara çok düşkündüm, vaktimin çoğunu ailemin sayesinde edindiğim evcil hayvanlarla geçirirken onları sevip beslememin mutlulukların en büyüğü olduğunu düşünürdüm.