...
Sizsiniz uluslar, kaderi dünyanın.
Bilin kuvvetinizi.
Bir tabiat kanunu değildir savaş,
Barışsa bir armağan gibi verilmez
insana:
Savaşa karşı
Barış için
Katillerin önüne dikilmek gerek,
'Hayır yaşayacağız! ' demek.
İndirin yumruğunuzu suratlarına!
Böylece mümkün olacak savaşı önlemek.
...
Tankınız ne güçlü generalim,
Siler süpürür bir ormanı,
Yüz insanı ezer geçer.
Ama bir kusurcuğu var;
İster bir sürücü.
Bombardıman uçağınız ne güçlü generalim,
Fırtınadan tez gider, filden zorlu.
Ama bir kusurcuğu var;
Pilot ister uçuracak,
Usta ister yapacak.
İnsan dediğin nice işler görür, generalim,
Bilir uçurmasını, öldürmesini, insan dediğin.
Ama bir kusurcuğu var;
Bilir düşünmesini de.
Doğrudur yıldırımın düştüğü,
yağmurun yağdığı,
Bulutların rüzgarla sökün ettiği.
Ama savaş öyle değil,
savaş rüzgarla gelmez;
Onu bulup getiren insanlardır.
Duman tüten topraktan bahar boyunca,
Paydostan sonra gişeye
önemli bir mektup getiren biri gibi:
Gişe çoktan kapalıdır.
Yaklaşan bir sel felaketi karşısında
kenti uyarmak isteyen biri gibi:
Ama başka bir dilde konuşan.
Kimse anlamayacaktır onu.
Dört kez kendisine bir şey verilen bir kapıyı
beşinci kez çalan bir dilenci gibi:
Beşinci kez aç kalır.
Yarasından kan boşanan
Yedi kapılı Teb şehrini kuran kim?
Kitaplar yalnız kralların adını yazar.
Yoksa kayaları taşıyan krallar mı?
Bir de Babil varmış boyuna yıkılan,
kim yapmış Babil’i her seferinde?
Yapı işçileri hangi evinde oturmuşlar
altınlar içinde yüzen Lima’nın?
"..Gecenin geç saatlerinde
Sayıyordu telgraf telleri
Savaş alanında kalan ölüleri
O zaman dost ve düşman sessizleşti.
Yalnız analar ağladı
Her iki yanda.."
"..İyimser bir insan
Hoşgörülüdür.
Bilir inceliği, dilinin ucuna geleni tutmayı
Bir erkek bir kadını dövmediğinde
Ve özveri gösterdiğinde bir kadın, sevdiğine
Kahve pişirdiğinde
Gömleğin in altında beyaz bacaklarıyla
Duygulandırır onu .
Yürek yarası bir erkeğin, arkadaşı
Satıldığında
Sarsar onu , dünyanın soğukluğunu tanıdığından
Ve ne denli bilge sestir
Kendine güvenir konuşmak için
Gecede.."
"..Her insan kendi dilinde konuşur
Ve hiç kimse anlam az ne söylediğini
Kafasındaki ışığın.
Sonra iyi olarak da anlaşılmaz.
Düş kırıklığı ve incinmedir
Gerçek utanmazlıklar.."