Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Cahit Zarifoğlu'yla Yedi Yıl Mektuplar - Anılar

Alim Kahraman

Cahit Zarifoğlu'yla Yedi Yıl Mektuplar - Anılar Gönderileri

Cahit Zarifoğlu'yla Yedi Yıl Mektuplar - Anılar kitaplarını, Cahit Zarifoğlu'yla Yedi Yıl Mektuplar - Anılar sözleri ve alıntılarını, Cahit Zarifoğlu'yla Yedi Yıl Mektuplar - Anılar yazarlarını, Cahit Zarifoğlu'yla Yedi Yıl Mektuplar - Anılar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Hayat bana nasıl oyunlar ediyor, diyeyim mi bir bir? Kısacası: Tam o bin küsur kilometre ötedeki kentten küçücük bir haber bekliyorum. Bu bekleyişi durmadan anlatabilirim. Hiç durmadan beklediğime göre, beklemem de değişiyor. Zengin bir bekleyiş bu.. Gittikçe de içimi sarıyor. Günlük yasayışıma, bakışıma sesimin tonuna siniyor. Burada ciddiyetle ve delice çalışkanlıkla görev yapışımın nedenlerinden birinin de bu olduğunu biliyorlar mı acaba? Beni o bekleyiş doluluğundan, bazan hummaya varan ateşinden uzak tutacak her şeye nasıl sarılıyorum. Ama ondan uzak durabildiğim saatlerin sonunda, kendi kendime kaldığım dakikalarda sanki ihmal edilmiş bir canlı gibi amansız bir çullanışı var ki üzerime, o zaman kaçacak yer sığınacak insan arıyorum. Ama nereye kadar? Nereye kadar kendinden kaçabilirsin? Ya bir de geri dönemezsen? İhtiyatlı olmalı. Ya bir de umut olmasa. Evet, umut var. İçimde bunun hep aksini söyleyen korkuya rağmen. Ve bütün düşüncelerim beni boyuna bu korkuya doğru sürüklüyor." (Cahit Zarifoğlu ile konuşma, gelişme, Yaz 1974 sayısı)
O günlerde bir rüya görmüştüm. Çok tuhaf, etkisinden bir süre kurtulamadığım bir rüyaydı bu. İlk buluşmamızda alakası dolayısıyla onu size de anlatmıştım. Yine aynı güzergâhta yürüyorduk. Rüyam şöyleydi. Sizinle çocukluğumun geçtiği doğa ortamındaydık. Bir yerde oturmuş dinleniyorduk. Siz iki elinizi kenetlemiş yastık gibi başınızın arkasına koymuştunuz. Yeni yazdığınız bir şiiri okuyordunuz. Ben de dinliyordum. Fakat tuhaf olan şuydu. Şiirin sözleri yoktu. Okuduğunuz şiir bir ritimden ibaretti (hayır melodi değildi). Ancak, ben sadece bir ritimden ibaret olan o şiiri algılıyor ve bir şiir zevkini eksiksiz olarak yaşıyordum. O gün bunu size anlattığımda verdiğiniz tepki de ilgi çekici olmuştu benim için. Yine neşeli olduğunuz zaman kullandığınız o takılma sözünüzle, beyefendilerinizden biriyle başlayarak; “Beyefendi eğer kâğıda geçirebiliyorsanız rüyanızdaki şiiri getirin altına imzamı atayım” demiştiniz.
Reklam
"Girip çıkanların eksik olmadığı yazı odasında, bir köşedeki kendi masasının başına oturmuş yapılan konuşmalardan da geri kalmadan, arada daktilosuna takılı kâğıda dönüyor, oraya bir şeyler yazıyordu. Bir ara ne yazıyor diye önündeki kâğıda baktım: O ayki sayıya koyacağı şiiri, yarı yarıya yazılmış halde, şairin kendine tekrar dönmesini ve bir iki dize daha ilave etmesini bekliyordu. Bu şartlarda nasıl şiir yazabiliyorsunuz ağabey, diye sordum, hayretle. Biz ilhamı ele geçirdik beyefendi, istediğimiz zaman emrimize giriyor, dedi."
"Şair, tutacakları evin, o civarda oturan kayınpederi M. Kasım Arvas Hocaefendinin evine yakın olmasını istiyordu. Ayrıca maaşıyla geçindiğinden, kiraya ayırabildiği miktar kısıtlıydı. Az ışık alan bir daire olmasına rağmen o, bardağın dolu tarafından bakıyor; 'ev yeni' diyordu, 'hem büyüklerimize de yakın..' Üstelik adı da Mekke Apartmanıydı. " :)
294 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.