Varlıkla yokluğun, açlıkla tokluğun sınırında çabalayıp duruyorlar... Ağanın ve doğanın karşısında ne kadar güçsüzler! Ne kadar kolay kandırılıyor, çabuk uyutuluyorlar!
Kalenin dibinde taş ben olaydım
Gelene geçene eş ben olaydım
Bacısı gözele yoldaş olaydım
Kalk gidek çay başına gönlüm eylensin
Yarın hakkın divanına doğru söylensin
Kaldırımda insanlar.. Neşeli olmaları gerek değil miydi? Çoğu bir şeylere üzgün, çoğunun kaşları çatık, yüzleri asık; gidip geliyorlar: Öfke ve korku içindeler.