Kitabı beğenmedim, çantalar ve kadınlar. Bir ara erkeklerden de bahsetti. Amaç neydi neyi anlatmaya çalıştı, baktım kitabı da çok az kişi okumuş. Alırken aslında farklı hayaller içindeydim. Yayınevini severek okuyorum ama bunu beğenmedim. Bir kitabı bitirmek zorunda da hissetmedim
ÇantaJean-Claude Kaufmann · Can Yayınları · 201248 okunma
Dışında sandığımız zaman öz benliğin içinde, içinde olmasını istediğimiz zamansa dışında. Öz benliğin binbir nirengi noktasının kendisi, kişilik bölünmesinin binbir alaca yüzü; imaj oyunlarına karşı bildik hareketler.
Kimlik; yekpare, sabit ve temeli kişinin benliğinde (bu, biraz hepimizin rüyası) olduğuna inanılan yaygın görüşün aksine, temelde hep devam eden bir anlam üretimi sürecinin bir sonucudur.
Alışılagelmiş dünyanın dışına sürükleyen aşk çarpışması her zaman, her şekilde meydana gelebilir. Bunda kaderin parmağı yoktur ve karşılaşmaların rastlantısallığı önemli bir rol oynasa da, asıl olan geçmişteki kişisel eğilimlerdir.
Çanta, imaj ve kimlikten başka bir şey değildir. Zor satın alma vaktinden sonra çanta, jestlerin ve küçük sırların, alışagelmiş imgelerin ve rahatlıkların sıradanlığına katılır. Bu öğeler seçim esnasında hesaba katılır. Herkesin kendi tercihleri vardır: büyük veya küçük çantalar, ağzı kapaklı ya da kapaksız olanlar, çuval gibiler veya kusursuz bir iç düzen vaat edenler vs. Oysa gelecekteki akışkan ve konforlu rutinlerin bu temsili de imaja dahil.
"Ancak bir deli, bir kadının çantasına göz atar. Orası bir gizem mekanı, kadın mahremiyetinin en son sınırı. Bir kadının çantasının içine göz atmak, ruhunun içine göz atmaktır."
"Beyin şöyle diyebilir: Şu küçük taş 90 gram ve onu on yıl saklarsam 90 gram x 365 gün x 10 yıl = 328,5 kilo çakıl taşı taşımış olurum. Küçük taşın çağrıştırdığı o harika anının hatırına bu korkunç kilolar taşınır mı?"