Refik Halid Karayın kaleminden okuduğum ilk kitaptı konusu ne kadar değişik gelmese de anlatışı beni benden aldı ikisinin birbirine imkansız olmasını çok güzel anlatmış ve ben onların hikayesini okurken çok keyif aldım ve hiç bitmesin dedim ama sonunda biraz daha sorunlar var gibiydi sanki normalde daha uzun bir kitap yazmayı isterken kısa kesilmiş bir hikaye gibi geldi ama onun dışında her şey çok güzeldi nina ve kıranın aşkı bana iyi geldi
"sana keder verdiğim dolayı saadet duyuyorum; sevildiğimin şahidi bu kederdir. Hem benim içimde, henüz tamamiyle açılıp açılıp genişlememiş bir ufak ferahlık var. Öyle geliyor ki aşkımız, yarın bir yol kenarında sona ermiş olmayacaktır."
Hayat böyledir, halka halka ayrılıklardan örülmüş bir zincirdir ve sonunda bir halka daha vardır, o kopar ve bizi ebedi ayrılığa kapıp götürür. En genç yaşımızdan, ölümlü ve ölümsüz, çeşit çeşit ayrılıklara alışmaya başlarız.
" Ben ancak böyle bir erkeği sevebiliridim.Ateşini dışarıya vermeyen kapalı bir sıcaklığı ve hareketi yüzünde görünmeyen derinden bir çalkantısı olan erkeği..."
" Bizimki kadar tatlı bir hatıra saklayabilmek de hayatta bir kazançtır. Buluştuk, seviştik, visalin tadını aldı, ayrılacağız. Ne kadar yaşasak, olacak bundan başka bir şey değildir."
Nina kadar ölümü yakından görmüş görmüş değil ölüm tarafından kucaklanmış, ölümle dudak dudağa gelmiş, hemen hemen gerdeğe girmiş kim vardı ? ölümün elinden mucize denecek kadar inanılmaz bir tesadüfle kurtulmuş olan çoktur. Fakat o kurşuna dizildikten sonra kurtulduğunu gören birisiydi.
yaşarsam seni hiç unutmayacağım ! Ama artık uzun bir ömre pek ihtiyacım kalmadı; beni tada doyurdun geçirdiğimiz sergüzeştten çok memnun olmakla beraber birazda utanıyorum ve bunun hesabını kimseye vermek istemiyorum.