Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Çıkmazda

Necati Tosuner

Çıkmazda Gönderileri

Çıkmazda kitaplarını, Çıkmazda sözleri ve alıntılarını, Çıkmazda yazarlarını, Çıkmazda yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
çamura yatmış biri
Bir ağaçtan bir yaprak düşer gibidir kuşku. Düştü mü içime...
Sayfa 105Kitabı okudu
Çıkmazda
Ve çaresiz kalmış bir yiğitlikle savunuyorum yüreğimi: Bilmem ki ne yapmalı? Yüreğim, seni nasıl avutmalı bilmem ki? Bu üşür gibi titremeni yüreğim, nasıl dindirmeli? Ah, benim sevinmeyi unutmuş yüreğim, bilmem ki seni nasıl sevindirmeli? Seni göğsümden çıkarıp güneşi mi göstermeli sana bilmem ki? Ah, ağlamalardan usanmış yüreğim ah... Bilmem ki nasıl güldürmeli seni? Uçan daireye mi bindirmeli, bilmem ki? Var git yüreğim, var git... Sen başkasına yürek ol, kurtul. Ben, sırtımda bu yükü taşıyıp duracağım hep.
Sayfa 103Kitabı okudu
Reklam
Çıkmazda
Benden usanmış adımlarım evin evin yolunu tutuyor ağır ağır. Kızıyorum kendime. Sevecekmiş. Birine ha tutuldu, ha tutulacak gibiymiş. Kendini bilmez sen de... Ne sanırsa kuzum kendini, ne sanırsa? Sanki masalların at üstündeki saraylısı... Ne sanırsa kendini?
Sayfa 103Kitabı okudu
Çıkmazda
Beni kurtaran hiçbir şey olmayacaktır. Biliyor ve korkuyorum. Yüreğimde artık her şeylerden usanmış bir yorgun özlem ve düşlerimin kendi bilmezliğiyle, belki bir süre daha böyle gidecektir. Sonra? düşünmek istemiyorum.
Sayfa 103Kitabı okudu
Çıkmazda
Hiçbir şeye yanmıyorum, şöyle içimde bir sıcaklık, şöyle soluklarım düzgün ve kaşlarım çatılmamış, şöyle bir aydınlık günde, şu kıyıda, elimde bir kızın eli, feleksiz bir türkü dudaklarımda ve yüreğim gelgellerle doludur, dolaşamadığıma yandığım kadar. Çok heves ettim, düşledim bunu. Gerçekleşmedi gitti. Ve yüreğimde dudak uçuklaması gibi bir sızı, yedi durdu beni.
Sayfa 102Kitabı okudu
Çıkmazda
Aylaklığı çıkar yol görüp sıkıntılarıma umursamaz tavırlar takınıyordum. Ve yaşıyorum diye, kendimi bir güzel aldatıyordum. Aldatıyorum kendimi ve arkama dönüp sonra "Aptal, nasıl da kandı..." diyorum.
Sayfa 102Kitabı okudu
Reklam
Çıkmazda
Ve yenilgin sabahlarımda ben, bir kurtarıcıymış gibi denize koşmuşumdur hep.
Sayfa 100Kitabı okudu
Çıkmazda
Alın beni avucunuza, sıkın iyice, bir süzgeçten geçirin etimi, kanımı, kemiğimi... Umutlardan başka ne kalır benden geriye? Yaşanmış demek, umut yıkıntıları demek değil midir? Günleri saymak, yenilgileri saymaktı. ve yaşamak sandığım bir sürekli yanılgıdan başka ne oldu? Düş kurmakta bir çocuk kadar bile usta olamayan ben, yine, "sevmek" diyorum imdi.
Çıkmazda
Ve kendini hep bir şey sanmış, bir şey olamayışına alışamamış ben...
Çıkmazda
Yağmur yağıyor. Ben ve sokaklar... Biz, bu üç şey bir araya geldik mi, bana hep bir şeyler oldu.
Reklam
düğüm
Küçük doygunluklara ve avunmalara alışarak ve aldanmalara tiryaki bilerek kendimi, umursamazlıkla yürüyorum. İnsanlardan bir şey beklememeyi öğreniyorum. Ve başkasını düşünmek istemeyen bencilliği sindiriyorum yüreğime.
düğüm
Ve onlar hiç bilmediler. İçlerinden biriyle bir başka yaşamalara heveslendiğimi... Hiç bilmediler. Ya da domuzuna bilmezlikten geldiler hep. Bakışlarımın arayışı alay konusuydu. Ve gözlerimin yalnızlığı olsa olsa bir acıma getirirdi bana.
düğüm
Bir de sinekler, sinekler... Geliyorlar. Bitmiyor, geliyorlar, geliyorlar... Uğultu ve katlanılmaz yüzleriyle. Her biri bir buldozer. Ya da gelen düşman tankları sanki. Geliyorlar. Üstüme üstüme... Sakınıyorum. Sakınmasam ezecekler beni sanki.
düğüm
Bildiğim bir kalabalığın içindeydim ve bir şeyler arıyordum. Ne aradığını bilmeden, biraz şaşkıncana... Hani aptalca bile sayılabilecek biçimde bir arayıştı bu. Ve bir yılgınlıktı içimde kımıldanan. Arayışın boşa çıkışıyla gelen bir yılgınlıktı belki. Belki de gecenin -bana alışılmış armağanı... Bunca insanın arasında, ıssızlıkta yolunu yitirmiş biriyim sanki. Yalnız ve yılgın... Yine de aramayı ve bulmak umudunu bırakamayan biri.
ağabeyi
Çocuk bitirdi işini. Teneke kutuyu koltuğuna kıstırdı, yüklendi boya sandığını. Cebime davrandım. "Yok abi..." dedi. "Senin paran geçmez." Bu çocuk bir yerden tanıyordur beni de, ben onu tanıyamadım diye sıkıldım. "Niye?" dedim. "Benim param niye geçmezmiş?.." Durdu durdu ve: "Abim de senin gibiydi..." dedi. Ve yürüdü gitti sonra. Kaçarcasına. Kahvede birileri daha seslendi ayakkabı boyatmak için. O hiç aldırmadı. Sanki duymadı bile. Sanırım giderken ağlıyordu. Ve ben, onun ardından bakmaktan başka bir şey yapamıyordum. "Senin gibi..." Bu söz çok canımı sıkmıştır benim. "kambur" demezler, "senin gibi" derler. Sanki bir şey değişirmiş gibi. Ve saklamakla bana iyilik ederlermiş pozlarıyla hep... Ve isterim, bağırayım: "kambur deyin be!.. Senin gibi ne demek?.." Ama çocuğa hiç kızmadım. O ağabeyi için "kambur" diyemezdi. Suç bende, yapamadım. Oturtmalıydım onu yanıma ve o, on yaşın yetişkin adamlığıyla, bana ağabeyini anlatmalıydı.
261 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.