Bugün sizlere içime ilk sayfalardan itibaren bir yumru gibi oturan kitapla geldim. Nasıl okudum, ne hissettim, içimi ne kadar burktu binbir türlü duyguya sürükledi kitap beni. Konusuna ufacık değinecek olursam; Havin Doğu'da yetişmiş, büyümüş daha on dört yaşında cevval bir kızdır. Ayşegül çocuklara burs veren başarılı bir avukat. Havin' e verdiği burs ile onun başarısını görür ve telefon konuşmalarından sonra birbirleri ile görüşmeye başlarlar. Biri diğerini ablası gibi görürken, biri de diğerini hiç olmamış kız kardeşi yerine koyar. Ta ki hala günümüzün bir gerçeği olan, yüzyıllardır da devam eden bir olay yaşanır. Babası Havin' i yaşı büyüdü artık, bu kadar okul da yeter diyip çalışmasını, bir müddet sonra da evlenmesi gerektiğini düşünerek okuldan almak ister. Havin bunu zaten bekliyordu ve bir sabah namazı canına kıyar. ( İçime öküz oturdu yemin ediyorum. Kaç kişi buna benzer şeyler yaşadı Allah bilir.) Ayşegül daha sonra Mardin'e bir iş için gelen ve umduğunu bulamayan Cenk ile tanışır. Peki bu ikili arasında neler geçecektir? Sağlam bir bağ mi kurulacak, yoksa sonunda yine biri yıkılacak mıdır? Baştan sona bir kitap nasıl hüzün kokarsa bu kitap onlardan biriydi benim için. Ayrıca kapak tasarımına bayıldım. İsmi bence ancak bu kadar kitapla uyumlu olabilirdi. Yazarın dili deseniz o kadar naif geldi ki bana okurken sanki satırlar da kayboluyorsunuz. Sizler de bu yolculuğa çıkmak istiyorsanız tek yapmanız gereken kitabın sayfalarını aralamak olacak Canlar.