.
"Bir Çift Renk" adlı yazısının başına aldığı şu şiir, onun renklere karşı hassasiyetinin çok canlı bir şekilde kelimelere dönüşmesidir:
"Çingene pembesini takmış koluna
Üstüme üstüme yürüme, yeşil
Üstüme varma yeşil
Etme yeşil
Eyleme yeşil
Gözünü sevdiğim yeşil
Çıldırdın mı sen yahu?
Rastgele bir pembeyi takıp koluna
Çıkılır mı elâlemin önüne?
Yemyeşil doğmanın kıymetini bil
Etme yeşil
Eyleme yeşil
Bu pembe senin harcın değil
Her dişinin bir erkeği
Her rengin bir dengi vardır
İşte böyle canım yeşil
Bu bir belâlı düzendir
Bildiğin gibi değil"
.
.
Fakat Tanpınar her şeye rağmen iyimserdir. Zamanı azalsa da sanattan vazgeçemez, şiir onun ihtirasıdır. Defterinde şu çarpıcı satırlar yer alıyor:
"Kendime nasihatlar:
Zaman azaldı; sermayeyi israf devri geçti.
Sıhhatli bir iç âlem rejimi. Ye'se kapılmamak lazım. Her okuduğunu kendine çevrilmiş bir silah yapmaktan vazgeç! Yapabileceğini yap; azami gayretinle yap. (...) çalış, güçlüğü atlama, atma, değiştir ve bul ; fakat lüzumsuz yere kendini zehirleme.
Sanatkarın kendi kendisini tenkidi intihara gitmemelidir.
...
-Akşamını yaşa, şuurla yaşanırsa akşam daima güzeldir.
-Genişlemeye çalış. (...)
-Transpozisyonlar yap. Musiki modelimiz ve nizamımız, resim yardımcımızdır.
-Ustalarını yeniden seç ve onlara yorulmadan dön. Dersini ara. Daima dikkatli ol. Musiki sana sonsuz imkanlar açabilir. (...)
.
.
Haşim "Yollar", "Ölmek" ve "O Belde" ile büyük bir şöhrete kavuşmuştur. Şiirini bir çeşit "fil dişi kule" olarak görenler bile "O Belde"nin büyüsüne kapılmışlardır. "O Belde"de yaşadığı zamanla ilgili tek tenkit:
"Sana yalnız bir ince taze kadın
Bana yalnızca eski bir budala
Diyen bugünkü beşer
Bu sefil iştiha, bu kirli nazar
Bulamaz sende bende bir mana"
mısralarıdır.
.
.
Necmettin Halil Onan'ın sadece "Bir Yolcuya" şiiri onun edebiyat tarihimizde yerini almasına yetecek kadar güçlüdür. Bu şiir milli gurur ve heyecanın doruğa yükseldiği günlerde yazılmıştır ve bütün bir var oluş mücadelesini yansıtır:
"Dur, yolcu! Bilmeden gelip bastığın
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.
Bu ıssız, gölgesiz yolun solunda
Gördüğün bu tümsek Anadolu'nda,
İstiklal uğrunda, namus yolunda
Can veren Mehmet'in yattığı yerdir.
Bu tümsek, koparken büyük zelzele,
Son vatan parçası geçerken ele,
Mehmet'in düşmanı boğduğu sele
Mübarek kanını kattığı yerdir.
Düşün ki haşrolan kan, kemik, etin
Yaptığı bu tümsek, amansız, çetin
Bir harbin sonunda, bütün milletin
Hürriyet zevkini tattığı yerdir."
.
.
Namık Kemal 'in "Hürriyet Kasidesi"ndeki; "iradeli insanın azminin kuvveti dünyayı döndürür ve metanet sahiplerinin ayak diremesinden cihan titrer" anlamını taşıyan beyti
"Eder tedvîr-i âlem bir mekînin kuvve-i azmi
Cihân titrer sebât-ı pây-ı erbâb-ı metânetten"
Mustafa Kemal Paşa için söylenmiş gibidir. VIII. asırdan kalan Türklüğün yazılı ilk belgesi olan yazıtında Bilge Kağan milleti unutmasın diye milletinin yeniden dirilme macerasını taşlara kazımıştı. XX. yüzyılın başında milletinin var olma savaşını anlatan Atatürk, benzer sözleri söylemiştir. Bir tarih belgesi olduğu kadar, büyük bir edebi eser olan Nutuk'un sonunda yer alan "Gençliğe Hitabe" bir siyasi vasiyettir. O, her Türk gencinde, milletine karşı sorumluluk duygusunun bulunmasını ister; geçmişini unutmamasını hatırlatırken asırlar sonra Bilge Kağan'la da birleşir.
.