Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kadınlar İçin Kilit İlişkilerde Cesur Değişimler Rehberi

Dans Eden Benlikler

Harriet Lerner

En Eski Dans Eden Benlikler Gönderileri

En Eski Dans Eden Benlikler kitaplarını, en eski Dans Eden Benlikler sözleri ve alıntılarını, en eski Dans Eden Benlikler yazarlarını, en eski Dans Eden Benlikler yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Çoğu zaman uzak insanların "duyguları olmadığı" söylenir ama uzaklaşmak aslında oldukça yoğun duygularla baş etmenin bir yoludur. Bu aynı zamanda benlikten arınmış bir konumdur. Duygusal anlamda aile bireyleriyle bağlılığımızı sürdüremiyorsak ve onlarla yaşamlarımızdaki önemli ve zorlu konuları doğrudan konuşamıyorsak bireysellik skalasında üst konumlarda değiliz demektir."
"Değişmeniz için hangi zamanın uygun olduğunu, ne ölçüde ve hangi dozda bir değişimin hoş görülebileceğini ve ileriye ve geriye doğru çeşitli hamlelerin duygusal esenliğinizi, ilişkilerinizi, benlik duygunuzu, bu dünyada bağlı olduğunuz yerleri ve sizin (ya da bir başkasının) bağışıklık sistemini nasıl etkileyeceğini hiçbir uzman, hatta terapistiniz bile kesin olarak bilemez."
Reklam
"Halimiz bir atasözündeki çok fazla içip ara yolda anahtarlarını düşüren ama ışık daha iyi olduğu için onları elektrik direğinin altında arayan o adamın haline çok benzer."
264 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Ilişkiler üzerine türkçeye çevrilmiş en iyi kitapların başında geliyor kanımca. Biz olmak için önce nasıl ben olmalıyımı anlatan güzel bir kitap. Kök ailemizde çözemediğimiz geçmiş sorunlarımızın bugünü ve ilişkilerimizi nasıl etkilediğini çarpıcı örneklerle açıklamış. Ilişkilerde karşımızdakini değiştirmenin mümkün olmadığını ancak kendimizi değiştirirsek diğer kişiyi değiştirebileceğimizi güzel bir anlatımla betimlemiş. Benliği ve benden bize geçebilmeyi vaka örnekleriyle oldukça başarılı anlatmış yazar. Herkesin mutlaka okuması gereken bir kitap.
Dans Eden Benlikler
Dans Eden BenliklerHarriet Lerner · Diyojen Yayıncılık · 201487 okunma
Farklılık bizi mıknatıs gibi çekebilir; ne var ki , bizi çeken farklılıklar daha sonra da, bizi itebilir. Önce bizi çeken, daha sonrada da "sorun" haline gelen özellikler aslında, daha önce sözünü ettiğim kadın grubunda en sevilen ve en az sevilen özelliklerde olduğu gibi hep aynılarıdır.
Egemen ve bağımlı toplulukların ilişkilerinde, bağımlı topluluk üyeleri daima egemen topluluk üyelerini ve onların kültürlerini daha iyi anlamışlardır. Örneğin; siyahlar, beyazların kültürleri ve ilişkileri konusunda çok şey bilirler. Beyazlar siyahlara karşı aynı duyarlılığa ve bilgiye sahip değildirler.
Reklam
Değişmeli mi, değişmemeli mi? Hızla değişen toplumumuzda yalnızca iki şeyin hiçbir zaman değişmeyeceğine güvenebiliriz. Değişme isteği ve değişme korkusu hiçbir zaman değişmeyecektir. Yardım istememizi güdüleyen değişme isteğidir. Kendi bulduğumuz yardıma direnmemizi güdüleyen ise değişme korkusudur. New England'lı bir çiftçinin hükümetin düzenlediği bir toplantıya katılması istenir. Çiftçi sorar, "Neden bu toplantıya katılmalıyım? Katılmak bana ne yarar sağlar?" Yanıt özendiricidir. "Bu toplantıda daha iyi bir çiftçi ol- mayı öğreneceksin". Çiftçi biraz düşünür ve ekler "Şu an bildiklerimle bile daha iyi bir çiftçi olabilecekken olmuyorum, bu durumda neden daha iyi bir çiftçi olmayı öğrenmem gereksin ki?" Hepimizin değişmeyle ilgili ikili duyguları vardır. Kendi bilgeliğimizi tümüyle kullanmazken, gider başkalarının bilgeliğini ararız, sonra da aramış olduğumuz bu bilgeliği, karşılığını ödediğimiz halde, uygulamaya direniriz. Bunu nevrotik ya da korkak olduğumuz için değil, haklı olarak hem değişme hem de aynı kalma isteklerimizin aynı anda varolması nedeniyle yaparız. Her ikisi de duygusal barışıklığımız için gereklidir ve eşit derecede ilgimizi ve saygımızı gerektirir.
Bireylerin, kaygı dönemlerinde atmayı öğrenmiş oldukları adım örün tülerinin farklılığını görmekte, özellikle zorlanırız. Baskı ve gerilim yaratan bir durumla karşılaştığımızda, duygularımızı paylaşmak, daha çok birlikte olmak istiyorsak, karşımızdaki insan da tam tersine, böyle bir durumda yalnızlığı ve kendine yetebilmeyi yeğliyorsa, onunla çatışabiliriz. Kaygılandığımız zaman "hemen bir çözüm bulma" yönünde aşırı sorumluluk alma eğilimimiz varsa, baskı yaratan durumlarda uzaklaşmak ve hiç sorumluluk yüklenmemek isteyen bir insana sinir olabiliriz. Uzaklaşma alışkanlığt olan insanlar, üstlerine düşüldükçe daha da çok uzaklaşırlar. Biz kendi yönümüzde çabamızı ne kadar çok artırırsak onlar da kendi çabalarını o kadar yoğunlaştırırlar. Hiç yüklenmeyen insanlar, aşırı yükle- nenlerle birlikte olunca bu eğilimlerini arttırırlar. Kendi davranışımız yerine diğer kişinin davranışı üzerinde durdukça da, daha beter tıkanırız. İlişkideki kaygı düzeyi arttıkça, kaygı süresi uzar, farklılıklar çevresinde kutuplaşma olasılığımız artar ve zaman içinde katılaşmış, hiç bir esneklik olmayan bir yapının içinde buluruz kendimizi. Kaygıyla başa çıkalım derken, iki uç oluşturur ve olayın iki ayrı bakış açısından değerlendirilebileceğini göremez bir hale geliriz.
• Tepkiselliği Azaltmak • Farklılıklara olan kendi tepkimiz, ilişkilerimizde abartıya ve tıkanıklığa neden olur; öyle bir tıkanıklık ki, ne karşı tarafın başarılarını ve başarısızlıklarını, ne de kendi başarılarımızı ve başarısızlıklarımızı görebiliriz. Karşı tarafın başarısızlıklarını aşırı ölçüde görür, kendi başarısızlıklarımızı da görmeyiz. Olaya başka açılardan bakmadığımız için yeni seçenekler üretemeyiz, gözlem yapamayız, tıkanıklıktaki kendi rolümüzü görerek, bunu değiştiremeyiz. Hepimiz bazen tepkili oluruz, bunu da biliriz. Karşımızdaki insanın uçaktan inmesi, odaya girmesi, eve beş dakika geç gelmesi, bir konu açması, bir anda boğazımızı düğümler, bunaltır, öfkelendirir ya da yüreğimizi sıkıştırıverir. Kocası her telefonu eline alıp New York'la konuştuğunda Susan bu yoğun tepkiyi yaşamıştı. Kızları trafik kazası geçiren bu çift de, ne zaman aynı odada olsalar ve çocuklarıyla ilgili konuşsalar bunu yaşıyorlardı. Bazen tepkiselliğimiz ailemize yaptığımız ziyaretin ilk ya da son gününde başağrısı ya da bağırsak bozukluğu olarak da ortaya çıkabilir. Bu tepkisellik havasına girdikçe, farklılıklarımız aşırılaşır ve kutuplaşırız.
Değişim, ancak benlik üzerinde düşünerek ve harekete geçerek başlayabiliyor-dikkatimizi başkası üzerinde yoğunlaştırarak ya da tepkisellikle değil.
564 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.