"Yargılamayın" derler, ama yollarına çıkan her şeyi cehenneme yollarlar. Tanrıya yargılattırarak kendileri yargılarlar; tanrıyı yüceltirken, kendilerini yüceltirler;
Akıllandık artık. Her bakımdan daha alçakgönüllü olduk. İnsanı artık"tin"den, "tanrısallık"tan türetmiyoruz. Onu hayvanların arasındaki yerine geri koyduk. En güçlü hayvandır o bizim için, çünkü en kurnazıdır: bunun bir sonucudur tinselliği. Öte yandan, burada da dilegelmek isteyen bir kendini beğenmişlikten koruyoruz kendimizi: sanki insan, hayvanların gelişmesinin büyük art niyetiymiş gibi. Hiç de yaratıcının tacı değildir o; her varlık, onun yanında, eşit bir yetkinlik basamağında durur...
Bunu savlamakla da çok şey savlamış oluyoruz: İnsan, göreceli olarak, en bozuk yapılı hayvan, en hastalıklı hayvandır, içgüdülerinden en tehlikeli biçimde uzaklaşmış olan hayvan - tabii, bütün bunlarla, aynı zamanda hayvanların en ilginci.
"İnsan dışarıya değil, kendi içine bakmalıdır, zeki ve dikkatli bir biçimde öğrenen olarak, çevresindeki şeyleri görmemelidir, aslında hiç görmemelidir: acı çekmelidir... Ve öylesine acı çekmelidir ki, hep rahibi gereksesin."