Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Demokrasimizle Yüzleşmek

Emre Kongar

Demokrasimizle Yüzleşmek Gönderileri

Demokrasimizle Yüzleşmek kitaplarını, Demokrasimizle Yüzleşmek sözleri ve alıntılarını, Demokrasimizle Yüzleşmek yazarlarını, Demokrasimizle Yüzleşmek yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kenan Evren (!)
Düşünün sevgili okurlarım, kendisine Atatürkçü diyen bu darbeciler, din derslerini zorunlu hale getirmiş, İmam Hatip liselerinden üniversitelere her bölüme doğrudan giriş olanağı tanımış, üniversitelerdeki demokrat bilim insanlarını tasfiye etmiş onların yerine dincilikleri ağır basan öğretmenler ve yöneticiler atamış, her türlü sol etkinliği, sendikaları yasaklamıştır. Tabii bütün bu yapılanlar sonunda Kenan Evren, Fethullah Gülen tarafından "cennetlik" diye övülmüştür. Böylece 12 Eylülcüler Cumhuriyet kurulalı beri, Demokratik ve laik rejimin yediği en büyük darbeyi gerçekleştirmişlerdir.
Sayfa 225Kitabı okudu
Dolayısıyla hiçbir iktidar "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" diyerek, Meclisten Demokrasiyi zedeleyecek, insan haklarını ve özgürlüklerini sınırlayacak yasaları geçiremez; hele hele Demokrasinin temeli olan laikliği hiç sınırlayamaz ve kısıtlayamaz.
Sayfa 212Kitabı okudu
Reklam
İşin ilginç yanı ise, İslamcı dönüşümü savunan yazarların, Cumhuriyet'in kuruluşuna toplumsal mühendislik olarak niteleyip üstelik başına bir de Jakoben sıfatı ekleyerek, Osmanlı'dan Cumhuriyete geçiş sürecini, Demokrasi adına karalama gayretleridir. Oysa yine açıktır ki, bir din-tarım imparatorluğunda, Demokrasinin hiçbir altyapısının ve insanlarda vatandaşlık bilincinin oluşmadığı bir toplumda, Demokrasiye geçişin yolu ancak devrimdir.
Sayfa 199Kitabı okudu
Amerika'nın desteklediği radikal siyasal (ve askeri) İslam, Antikomünist işlevini yitirince bu kez döndü, Arap-İsrail anlaşmazlığını bahane ederek ABD'yi vurdu. Şimdi Amerika, uluslararası terörizm tehdidi adını verdiği ve kendi yarattığı bir canavarı denetlemeye uğraşıyor.
Sayfa 182Kitabı okudu
Üniter bir devlet yapısına sahip olan Türkiye Cumhuriyeti, "Kültürel Haklar" adı altında dayatılan farklı dil, farklı hukuk, farklı eğitim ve kamu alanını da kapsayan farklı giyim ve farklı ibadet gibi uygulamalarla yok edilmek isteniyor.
Sayfa 163Kitabı okudu
Milliyetçilik dışa kapanmadır, izolasyondur, gericiliktir, faşizmdir! Aradan on beş yıl geçti: Ne tarihin sonu geldi! Ne savaşlar sona erdi! Ne ulus devlet bitti! Ama Türk milliyetçiliği Türkiye'de lanetlendi! Milliyetçilik, bütün çevremizde, Balkanlar'da, Kafkaslarda tüm dünyada yükselişe geçti. Sadece Türkiye'de, Türkiye'nin çıkarları söz konusu olduğunda lanetlendi. Türkiye'nin sorunları açısından "karşı taraf milliyetçiliği" ise dolu dizgin güçleniyordu.
Sayfa 140Kitabı okudu
Reklam
Batı Dünyası içindeki ikinci çekim merkezi olarak ülkemizi doğrudan etkilemekte olan AB'nin laikliğe bakışı da ABD'ninkinden çok farklı değildi. Örneğin Almanya, yıllardır islamcı örgütleri korumakta hatta beslemektedir. AB Türkiye'deki "İslamcıların" Demokrasi adına yaptıklarını öne sürerek hemen hemen her laiklik karşıyı eyleme destek vermiştir.
ABD, Soğuk Savaş'ın başlamasıyla birlikte, Sovyetler Birliği'ne karşı mücadele için dünyada ve Türkiye'de İslamcı akımları hem siyasal, hem toplumsal ve kültürel, hem de ekonomik olarak desteklemiştir.
Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyeti'nin, "Ilımlı İslam Devleti'ne" dönüştürülmesi gerekti. Bu tezi 1994'ten itibaren Dr. Morton Abramowitz, Graham Fuller ve Richard Halbrooke geliştirdiler ve AKP'nin iktidara taşınması hazırladılar. Bunların belgeleri Avrupa'nın Askerle Kavgası ve Avrupayla Derin Bağlar içinde ayrıntılarıyla ortaya kondu.
Türkiyenin dışarıdan yönetildiği artık herkesin kabul ettiği tartışmasız bir gerçek. Ekonomi, IMF'nin güdümünde. Dış politika ve dış güvenlik ABD'nin ve AB'nin denetiminde. İç politika ve iç güvenlik ABD'nin ve AB'nin etkisi altında. Kimisi bundan memnun, keyfine bakıyor, cebini dolduruyor. Kimisi bundan yakınıyor, kendi yazgısına egemen olmak istiyor, dışarıdan yönetilmeyi önlemek için çareler arıyor.
Reklam
Bir demokratik rejimin düzgün işleyebilmesinin en önemli koşulu, iktidarın, gücünü rejimi değiştirmek için kullanmasını engelleyecek mekanizmaların etkin ve sürekli olarak geçerli kılınmış olmasıdır.
2007 seçimlerinden bir süre önce, iktidar, TMSF aracılığıyla ve hayli tartışmalı bir hukuksal kararla medyanın ikinci büyük grubu ve iki dağıtım şirketinden birinin sahibi olan Ciner Grubuna el koydu. Böylece birçok gazeteyi ve televizyon kanalını denetimine aldı. Aslında Ciner Grubu medyasının iktidara karşı olumlu yaklaşan bir yayın politikası vardı. Tabii çok satışlı gazeteleri ve izlenme oranı yüksek televizyon olduğu için, bazı muhalif yazarlara ve seslere de yer veriyordu. Tabii bu grup, iktidarın yönetimine geçince artık AKP'nin sesi durumuna geldi. Demokrasinin en önemli koşullarından biri olan medya özgürlüğü, tam 2007 seçimleri öncesinde (ne tesadüf!) ihlal edilmiş, iktidar büyük bir destek sağlamış oldu.
Türkiye'nin Çok Partili Demokrasi tarihinde iktidarların, karşılarındaki muhalefeti ezmek için her yola başvurduğunu, özellikle seçim zamanlarında ellerindeki devlet olanaklarını haksız rekabet amaçlı kullandıkları gözlenmiş olduğundan, seçim kararı alındıktan sonra, seçimleri etkileyebilecek olan üç bakanlığa tarafsız kişilerin atanması kuralı getirilmiştir. İktidar partisinin mensupları olan, İçişleri, Adalet ve Ulaştırma bakanlarının, seçim kararı alınınca değiştirilip yerlerine tarafsız kişilerin atanması gerekir.
Özet olarak, genel başkanın belirlediği (güya seçilmiş) delegeler, genel başkanı seçtiği için, kimse, ne denli başarısız olursa olsun genel başkanını yerinden oynatamaz, çünkü seçmenlerini o belirlemektedir.
Toplumlardaki farklı görüşlerin Meclis'e yansıması ve fikir çatışmalarının olması Demokrasinin genel kuralları içinde yapılması, toplumsal barışa ve siyasal istikrara zarar değil, yarar sağlar.
41 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.