Jack London

Denizler Serüveni

Irving Stone

Denizler Serüveni Gönderileri

Denizler Serüveni kitaplarını, Denizler Serüveni sözleri ve alıntılarını, Denizler Serüveni yazarlarını, Denizler Serüveni yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kitaplara karşı beslediği tutku, hayatının en büyük aşkı olan deniz sevgisiyle başabaş gitmeye başlamıştı. Olanca boş zamanını Oakland koyundaki Yat Kulübü'nün çevresinde dolanmakla geçiriyor, tekne­lerde iş bulmak için çırpınıyordu. Cesurdu; bir çır­pıda direklerin tepesine tırmanıyordu; ıslanmaya fa­lan aldırış etmediğinden, tekne sahipleri Jack'ı beğeniyorlardı. Güverteleri yıkayan Jack, bir yandan ekmek parasını çıkarıyor, diğer yandan bu küçük teknelerin inceliklerini öğreniyordu. Kısa zamanda, sert havalarda bile yelkeni fora edecek kadar usta olup çıktı.
Bütün pa­rasını zeytinliğe, kuluçka makinelerine ve meyve bah­çesine yatırmış olan John London, rehin karşılığı al­dığı borç paranın faizini ödeyemeyince, banka icra takibine geçti. London'lar bir kere daha, evsiz bark­sız kaldılar. Bu kez, on üç yıl sürecek olan uzun bir parasız­lık ve sıkıntı dönemi başlamıştı. Jack London'un en küçük bir değişiklikle bile etkilenen ruhu, yüklenemeyeceği kadar büyük sıkıntılara katlanmak zorun­daydı. Çocukluk denen şeyi asla yaşayamayacak, anı­ları dert halini alan bir yoksulluğun içinde eriyip gi­decekti.
Reklam
Jack, Signa'yı okuduktan sonra, dünyayı daha ayrıntılı gördüğünü, ufkunun genişlediğini anlatır. O yıllardaki düşüncesini Eliza'ya da açmış 'Biliyor mu­sun, Liza, demişti, kırkımdan önce evlenmeyeceğim. Şöyle kocaman bir ev yaptırıp, bir odasını tıklım tık­lım kitapla dolduracağım. Jack London'un, gerçek­ten, kırk yaşındayken koskoca bir evi oldu, hem de sürüyle odası kitap dolu bir evi.
Jack London'un çocukluğu üzerine çok şey anlatılır; ama, bütün bunların hangisi gerçektir hangisi değil, kolay anlaşılmaz. Zaman zaman geçirdiği sinir buhranlarının dışında, Jack London, sağlıklı, içinde kötülüğü olmayan, saf bir çocuktu. Sarı, kıvırcık saçları vardı, cildi duru, gözleri maviydi. En önemsiz bir şeye üzüldüğü zaman bile, hemen dudakları titrerdi. Alameda'daki Davenport çiftliğinde oturdukları sıra okula başlayan Jack London'un, hayatından en mem­nun olduğu zamanlar, tarlada, Tanrı beliediği John London'la geçirdiği saatlerdi.
Flora, ufacık cüssesine hiç yaraşmayan gösterilere girişirdi. Üstelik kalbinin zayıf oluşunu hiç he­saba katmaksızın.. Bazen sofrada çarpıntısı tutuverin­ce, çocukların üçü birden analarını yatırmaya uğra­şır, iyi etmeye çalışırlardı. O zamanlar evin bütün yükü Eliza'nın omuzlarına binerdi. On üç yaşların­daki kızcağız bir yandan yemek pişirmeye çalışır, bir yandan da ortalığı temizler, kirlileri yıkardı.
Oakland'daki bakkal dükkanının arka odasında istemeden öğrendiği gerçek ve ahretten dönen ruhIarın hikâyeleri, küçük Jack London'un Flora'nınkine benzeyen bozuk sinir sistemini etkilemeye başla­dı. Çocukcağız zaman zaman, aşırı heyecandan ötü­rü ruhsal çöküntüye uğruyordu.
Reklam
John London tekrar sıfırdan başladı. Yeniden toprağa dönmeye karar vererek, Alameda'da Davenport çiftliğini kiralayıp ekin ekti, sebze yetiştirdi. Jack London, Davenport çiftliğinde geçen günlerin, çocukluğunun hüzünlü bir dönemi olduğunu yazar; akranlarından uzak, bir başına kalan küçük, orada büsbütün içine kapanmıştı.
John London, bir süre sonra, Oakland'ın işçi mahallesi sayılan Peralta sokağında bir bakkal dük­kanı açtı. Kendileri de, dükkanın arkasındaki dört odaya taşındılar. Jack London, aile bağlarını bulan­dıran ilk durumları orda sezdi. 'Doludizgin Denizci' başlığı altında yazmayı tasarladığı hayat hikâyesi­nin müsveddelerinde, altı yaşındaki bir çocuğun bir bakkal dükkanının arka odalarında geçen hayatın­dan söz eder; çocuk, annesiyle babası arasında ge­çen tartışmayı duyacak, kendisinin evlilik dışı bir çocuk olduğunu anlayacaktır.
Aradan bir yıl geçince, London'lar, yeniden işçi mahallesine dönerek Natome sokağında 920 numa­ralı eve yerleştiler. Jack yürümeye başlamıştı. Eliza taşbebeğini, küçük, kırmızı oyuncak arabasına ya­tırıp kaldırımda dolaştırıyordu.
Kadınsız bir evi yönetmek zordu; Jonh London, çocuklarına bakıp, ev işlerini görmesi için Iowa'dan genç bir karı koca getirtti. Ama, gelen adam iki üç ay geçip de iyi bir iş bulunca karısını aldığı gibi çı­kıp gitti. London iki kızıyla yüzüstü kalmıştı; işin için­ den çıkamayınca, kızlarını High Street'de paralı bir yetimhaneye koydu.
103 öğeden 61 ile 70 arasındakiler gösteriliyor.