Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ders Veren 201 Öykü

Hakan Büyükdere

En Beğenilen Ders Veren 201 Öykü Gönderileri

En Beğenilen Ders Veren 201 Öykü kitaplarını, en beğenilen Ders Veren 201 Öykü sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Ders Veren 201 Öykü yazarlarını, en beğenilen Ders Veren 201 Öykü yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Okyanusların diplerini delik deşik ettik, keşfetmediğimiz yeryüzü köşesi kalmadı; gözlerimizi yukarılara çevirdik ve orada ne olup bittiğini de anladık. Bir tek biz kaldık çözemediğimiz... Ne kendimizi anladık ne de tam manasıyla diğer insanları.
Sayfa 30
'Her engel bir fırsattır aslında...Önemli olan çukura düşmek değil, umutsuzluğa düşmemektir...'
Sayfa 141 - neden yayınlarıKitabı okudu
Reklam
SOBA
Fizikçi, Matematikçi, Kimyacı, Jeolog ve Antropologdan oluşan bir heyet bir araştırma için arazide bulunmak- tadır. Birden yağmur bastırır. Hemen yakınlarındaki bir köy evine sığınırlar. Ev sahibi bunlara bir şeyler ikram etmek için mutfağa geçer. Hepsinin dikkati soba üzerinde toplanır. Soba yerden yaklaşık 1 metre kadar yukarıda, altında dizili taşların üzerindedir. Sobanın niçin böyle kurulmuş olabileceğini düşünürler, tartışırlar ve herkes fikirlerini sırayla açıklamaya başlar: Kimyacı: "Adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş, böylece daha kolay yakmayı amaçla- mış olmalı.” Fizikçi: "Adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiştir.' Jeolog: "Burası tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan, herhangi bir deprem anında sobanın taşların üzerine yıkılmasını sağlayarak, yangın olasılığını azaltmayı amaçlamış.” Matematikçi: "Sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş, böylece de odanın düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış.” Antropolog: "Adam ilkel topluluklarda görülen ateşe Tapmanın daha hafif biçimi olan ateşe saygı nedeniyle sobayı yukarı kurmuş." Bu sırada ev sahibi içeri girer ve ona sobanın niye böyle yukarıya kurulduğunu sordukları zaman, biraz sı- kılarak cevap verir: "Borumuz yetmedi."
Sayfa 22 - Neden kitap yayıncılıkKitabı okudu
İnsanların korkularının tek ilacı umuttur. İnsanın umudu korkusundan büyük olmalı. Ben bu inanca inandım. Aslında biz hayal ettiğimizden çok daha güçlüyüz...
Bir çiftçinin yaşlı eşeği hendeğe düşer. Çiftçi onu oradan kurtarabilmek için ne yapması gerektiğini kara kara düşünür. Hendek, başka birinin aşağı inip hayvanı kurtarabileceği kadar geniş değildir. Eşeği yukarıdan ip sarkıtarak kurtarmak da mümkün değildir. Üstelik hayvancağız acıyla sürekli inlemektedir. Anlaşılan bir yeri yaralanmıştır ve
Sayfa 140 - Neden kitap yayıncılıkKitabı okudu
AYAKKABININ TEKİ  Bir bilge bir gün tam trene biniyordu ki, ayakkabılardan biri ayağından çıktı ve yere düştü. Aşağı inip onu alması imkânsızdı; çünkü tren çoktan harekete geçmişti. Yanındaki arkadaşları ne yapacağını bekliyorlardı.  O gayet sakin bir şekilde, diğer ayağındaki ayakkabıyı da çıkardı ve az önce düşürdüğü ayakkabıya yakın bir yere fırlattı. Talebelerinden birisi dayanamayıp sordu: “Neden böyle yaptınız?” Bilge adam gülümseyerek yanıtladı:  “Demiryolunun üzerindeki tek ayakkabı bir işe yaramaz, ama bir çift ayakkabı her zaman için ısıtılan bir çift ayak demektir.”
Reklam
ELALEM DUYMASIN!
Bir tüccar bin dinarlık bir zarara girdi. Oğluna: "Sakın,” dedi, "bunu kimseye açmayasın." Oğlu: "Emredersin, baba," dedi. "Söylemem. Ama bunu gizli tutmanın faydasını anlat bana." Babası cevap verdi: "Açma ki felaket ikiye katlanmasın. Biri sermayenin azalması, diğeri komşunun sevinmesi.. ."
Sayfa 139 - Neden kitap yayıncılıkKitabı okudu
EN ÇOK KİMİ SEVERSİN?
Bir bilgeye: "Dünyada en çok kimi seviyorsun?" diye sorarlar. Bilge: "Terzimi severim," der. "Dünyada o kadar çok sevecek insan varken, neden terzi?" dediklerinde bilge: "İnsanlar benim hakkımda bir kez karar verirler, beni hep o yargıyla değerlendirirler. Oysa terzim, her gittiğimde ölçümü yeniden alır."
Sayfa 237 - Neden kitap yayıncılıkKitabı okudu
Bir gün okyanusta yol alan bir gemi kaza geçirerek battı. Gemiden tek bir kişi sağ kurtuldu. Dalgalar bu adamı küçük ıssız bir adaya kadar sürükledi. Adam ilk günler kendisini kurtarması için Allah'a yakardı ve yardım bulurum umuduyla ufka baktı. Ama ne gelen vardı ne de giden. Daha sonra rüzgârdan, yağmurdan ve zararlı hayvanlardan korunmak için ağaç dallarından ve yapraklarından bir kulübe yaptı. Sahilde bulduğu, gemiden arta kalan konserve, pusula v.s. gibi eşyaları bu kulübeye koydu. Günler hep aynı şekilde geçiyordu. Balık avlıyor, pişirip yiyor ve ufku gözlüyor, kendisini kurtarması için Allah'a dua ediyordu. Bir gün tatlı su getirmek için yürüyüşe çıkmıştı, geri döndüğünde kulübesinin alevler içinde yandığını gördü. Duman dans ede ede göğe yükseliyordu. Başına gelebilecek en kötü şeydi bu. Keder ve öfke içinde donakaldı. Şimdi bu ıssız odada, başını sokabileceği bir kulübesi bile kalmamıştı. "Allah'ım, bunu bana nasıl yapabildin?" diye feryat etti. O geceyi üzüntü ve keder içinde geçirdi. O kadar dua ettiği halde Allah'a, bu olayı başına getirmesinden dolayı sitemler etti. Ertesi sabah erken saatlerde, adaya yaklaşmakta olan bir geminin düdük sesiyle uyandı. Onu kurtarmaya geliyorlardı. "Benim burada olduğumu nasıl anladınız?” diye sordu bitkin adam kendisini kurtaranlara. Cevap onu hem şaşırttı hem de utandırdı: "Dumanla verdiğiniz işareti gördük!”
Sayfa 104 - Neden kitap yayıncılıkKitabı okudu
29 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.