Biri siyah diğeri beyaz iki dünya düşünün. Beyazın saflığı ve temizliği, siyahın kötü ve kirletilmişi temsil ettiği. Zeus, Oro, Nono, Azize, Muhteşem, İsa, Müslim, Karyoka ve diğerleri. Fazlaca karakterin bulunduğu bir kitap olsada insanı yormayan hem distopik hem ütopik bir kitap, Dersaadet'te Dans. Uzmanlık alanı psikiyatri olan Engin Geçtan bu kitabıyla yine insanı düşünmeye sevk ediyor. Sonsuzluk, yaşam, özgürlük, kaos, kosmos, çıplaklık, soyut, somut, gerçeklik kavramları üzerinde sıklıkla durulurken soruyor, sorguluyorsunuz ister istemez. Kendine yabancılaşmanın, biçilmiş rollerin oynandığı "Yeni Orta Çağ" da kalabalıklar arasında yalnızlaşan insanın kaybolmuşluğu, "kendi gibi" olamamanın verdiği çaresizlikleri okumak, yaşadığımız çaresizliği yüzümüze tokat gibi çarpıyor.
Hayatın tam ortasında yaşanamayan; imgeler dünyasında yaşanan hayal kırıklıkları; özgür olmakla bir şeylerden özgürleşememenin farkına varamadan yaşanan tutsak hayatlar, virüs gibi yayılan, yaşamın ritmine katılmaya çalışan insanların amansız hastalığı!..
"Dans yaşamın yorumu değil, kendisidir. George Bernard Shaw'un, insanın yaşamın ritmine katılma çabası dediği dans." diyor Engin Geçtan. O halde şimdi müziğin sesini açma zamanı...
Keyifli okumalar.