Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Devler Ülkesinde Devler Savaşı Çanakkale

Henry Morgenthau

Devler Ülkesinde Devler Savaşı Çanakkale Gönderileri

Devler Ülkesinde Devler Savaşı Çanakkale kitaplarını, Devler Ülkesinde Devler Savaşı Çanakkale sözleri ve alıntılarını, Devler Ülkesinde Devler Savaşı Çanakkale yazarlarını, Devler Ülkesinde Devler Savaşı Çanakkale yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
189 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Hatırlat okumak tarihi anlamakta çok etkili oluyor. Özellikle bildiğinizi zannettiğiniz konuları bir de yabancı gözden rakip etmek, bakış saçınızı genişletiyor. İttihat ve terakki bu memlekete ne kadar zarar vermiş, hala da uzantıları vermekte. Bunu gördükçe üzülüyorsun. İkinci bölüm özellikle dikkat çekici. Düşman sizi çözmüş ise dost görünüp her dediğini çok güzel yaptırabiliyor. İngilizlerin Türk esirlere yaptıkları bugün artık biliniyor ama o gün iletişim bu kadar gelişmediği için aldanabiliyordunuz. Okudukça öğrenirsiniz. Newyork times'da bir analizde şöyle diyordu. "en iyi istihbarat Düşmanın niyetini bilmektir" Niyetinizi düşmandan saklayın ki ona göre tedbir almasın.
Devler Ülkesinde Devler Savaşı Çanakkale
Devler Ülkesinde Devler Savaşı ÇanakkaleHenry Morgenthau · Yeditepe Yayınevi · 200516 okunma
189 syf.
7/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Bir tarih okuyucusu olarak daha ziyade belgelere dayalı okumaları tercih eden biriyim. Ancak olayların tanıklarının hatıralarını okuduktan sonra tarihin benim için daha da ete ve kemiğe büründüğünü fark ettim. Bu kitap Çanakkale savaşları dönemine tanıklık etmiş Amerikalı bir diplomat ve İngiliz istihbarat subayının hatıralarını içeriyor...
Devler Ülkesinde Devler Savaşı Çanakkale
Devler Ülkesinde Devler Savaşı ÇanakkaleHenry Morgenthau · Yeditepe Yayınevi · 200516 okunma
Reklam
Çanakkale Kara Savaşları
Rus destroyerleri günlerce Karadeniz'in Boğaziçi girişindeki bölümüne mayın yerleştirmişlerdi; bunların akıntıya kapılıp sürükleneceklerini ve umulan işi yerine getireceklerini umuyorlardı. Fakat, Türk ve Alman mayın temizleyicileri her sabah harekete geçip bu mayınları yakalamışlar ve getirip Çanakkale boğazına yerleştirmişlerdi.
Sayfa 145 - Yeditepe YayıneviKitabı okudu
16 Ağustos 1915
Burada adamların Türkler hakkında konuşmaları acayip. Onlara gaz maskeleri hâlâ giydirilemiyor, çünkü Türklerin namuslu savaşçılar olduklarını ve gaz kullanmayacaklarını söylüyorlar...
Sayfa 121 - Yeditepe YayıneviKitabı okudu
Çanakkale Kara Savaşları
Türkler çok iyi savaşıyorlar ve onların cesareti her türlü övgüyü hak ediyor. Onların hayaletlere özgü beyaz duman yığınlarının altında, şarapnel fırtınasını geçerek tepeden aşağıya doğru saldırmalarını görmek harikaydı...
Sayfa 114 - Yeditepe YayıneviKitabı okudu
Çanakkale Kara Savaşları
Goliath gemisinin kaybı haberi doğrulandı ve filo, ufukta dikkate değer bir boşluk ve güneşli sahilde bir ruhsal çöküntü bırakarak çekip gitti.
Sayfa 59 - Yeditepe YayıneviKitabı okudu
Reklam
Çanakkale Kara Savaşları
Türk ateşinin niye bu kadar geç ortaya çıktığını anlamak güçtü. Şayet bizi çıkarma yaptığımız sırada topa tutmaya başlasalardı, kayıplarımız çok ağır olurdu. Biz yarımadada hayatımızı kurtarmamızı sık sık Türklerin zayıflığına ve hatalarına borçlu olduk...
Sayfa 34 - Yeditepe YayıneviKitabı okudu
2. No.lu İleri Karakol
Rütbesiz Türk askerleri, ulusal esprit de corps’tan (direniş/dayanıklılık ruhu) ziyade dinî kardeşlik ideallerinden ilham alıyorlardı ve serbestçe ifade veriyorlardı. Onlara daima iyi davranılıyordu ve bu muhtemelen dillerini çözüyordu, fakat Ahmed Ali aynı kaderi paylaştığı arkadaşlarının çoğunluğundan daha fazla gevezeydi ve onun verdiği bilgiyi, sorgulamalarımızın ve onların sonuçlarının bir örneği olarak buraya ilave ediyorum. Türk karakterinin iki ayrı yüzünü birbiriyle uzlaştırmak çok zordu. Bir yandan, son nefesine kadar savaşan inatçı ve yiğit Anadolu köylüsü tarafından siperlerde önümüz kesiliyordu; diğer yandan da, yeraltı sığınaklarımızda bizi bilgiye boğabilen yardımsever ve içten bir esir oluyorlardı. “Gerçek şu ki, siperlerimizin sadece bir parça yukarısındasınız. Şayet açtığınız ateşin yoğunluğunu mümkün mertebe düşürebilirseniz, sadece bu sayede doğruca onların içine girersiniz ve tam burası bizim yüzbaşımız Rıza Kâzım Bey’in sığınağıdı, gariban, iyi bir adam. Onu her zaman ıskalıyorsunuz. O çam ağacının bulunduğu hattı ele geçirirseniz eğer, onu yakalarsınız.”
Sayfa 138 - Yeditepe Yayınevi; 5. Baskı: Şubat 2007, İstanbulKitabı okudu
Suvla Koyu
Bizim Almanlar’a ve Türkler’e karşı olan savaşlarımız arasında dikkate değer bir karşıtlık vardı. Fransa’da Britanya askeri iyi duygular taşıyarak savaşa başlamıştı ve onların bir nefret noktasına gelmeleri hatırı sayılır bir zaman almıştı; Anzak’ta ise Büyük Britanya’ya bağlı ülkelerden gelen birlikler küçümseme ve nefret duygularıyla seferberliklerine başlamışlar, fakat bu duyguları tedricen Müslümanlar’a duyulan bir saygıya dönüşmüştü. Doğal olarak başlangıçta adamlarımızın büyük çoğunluğu, kendilerine karşı savaştıkları düşman hakkında hiçbir bilgiye sahip değillerdi. Bir keresinde, bir tabyadan aşağıya bakarken, birkaç Türk’ün etrafta yürüdüklerini gördüm ve neden onların üzerine ateş açılmadığını sordum. Adamlardan biri, “Şey” dedi, “onların üzerine ateş açmak merhametsizlik gibi geliyor insana, zavallı çocuklar. Herhangi bir zarar vermiyorlar”. Sonra bir başkası söze karıştı: “Bu Türkler” dedi, “sanki bu yer onlara aitmiş gibi etrafta yürüyorlar”. Bunun üzerine burasının onların anavatanları olduğunu hatırlattım. “Eh,” diye söze başladı, “bunu hiç düşünmemiştim”.
Sayfa 120 - Yeditepe Yayınevi; 5. Baskı: Şubat 2007, İstanbulKitabı okudu