"Çanakkale bir dirilişti, Türkün geri dönüşüydü, Milli Mücadele'nin ve Cumhuriyet 'in habercisi, taç kapısı, arifesiydi, ' yeni Türkiye 'nin önsözü'ydü."
“…Bir kadının günlük iş yükünü taşıyabilecek kadar güçlü bir erkek var mı dünyada acaba? Sözünü ettiğiniz o tüfek kadınlara tüy gibi gelir. Kadınlar sırtlarında evlerini, yurtlarını, dünyayı taşıyorlar.
Susmak inceliğini gösteriniz!”
Diriliş, Turgut Özakman'ın üçleme kitabından ilki. Her ne kadar roman olarak adlandırılsa da o kadar fazla kaynakçadan faydalanılmış, hemen her sayfada birkaç ve dipnot bulunan, belgeli kayıtlı bir kitap. Öyle bir emek var ki, yazarın hakkı ödenmez. Okurunun aklında hiçbir soru işareti ve bulanıklık bırakmayan bir eser hazırlamış.
Turgut Özakman sıkça kullandığı 'Çanakkale ruhu'nu bu kitapla iliklerimize kadar hissettiriyor. Çanakkale zaferinin, o dönemki atlatılan tehlikenin ve cumhuriyetin mimarları olan ecdadımızın okul kitaplarında ne kadar yüzeysel geçildiğini anlıyor insan. Çok acı... Milletçe birlik ve beraberlik içinde olmanın, kenetlenmenin ne kadar önemli olduğunu kavratıyor.
Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, tüm silah arkadaşlarının, şimdiye kadar bu topraklar için can veren tüm şehitlerimizin, ülkemizin kurtuluşuna zerre kadar dahi emeği geçenlerin ruhları şad, mekanları cennet olsun.
Biz sevgili eşlikçilerim
“Eğer insanca davranmıyorsa, bir savaşçının hayduttan ne farkı olur? Savaşçıyı hayduttan ayıran, onu kahraman yapan, şu yorgun askerin gösterdiği insanca tavır. İnsan olmadan kahraman olunmaz. İnsan olmayana kahraman denmez.”
Bir yandan kadınların birinci ve asıl görevi analıktır, çocuk yetiştirmektir, analık kutsaldır diyoruz, öte yandan da kadınları Körkütük cahil bırakıyor, çocuklarının önünde aşağılıyor, hatta dövüyoruz. Birçok açıdan tedaviye muhtaç bir toplumuz.