Dönmek Mümkün Olsa Marc Levy’dan okuduğum ikinci kitap. Ama kendisi daha şimdiden favori yazarlarım arasına girdi bile.
Bu kitapta New York’tan Buenos Aires’e uzanıyoruz. Başkahramanımız Andrew Stilman, New York Times’da çalışan başarılı bir muhabir. Hem de peşinden koştuğu haberlerle hem kendisinin hem de biz okurların kafasını iyice karıştıran bir muhabir. Onu gençlik aşkıyla yeniden karşılaştıran ve evlilik arifesine kadar götüren kader, birdenbire Andrew’u sırtından bıçaklıyor. Mecazi anlamda değil, gerçekten. Bir sabah koşusunda kendisini, kendi kanı içinde boğulurken bulan Andrew gözlerini açtığında bıçaklanmasından iki ay öncesine gittiğini fark ediyor. Ve böylece geriye dönmek mümkün oluyor. Artık katilini bulmak ve kendi cinayetini engellemek için bir şansa sahip...
Kitapta, bolca yakın tarih, bilim-kurgu esintileri ve sürekli beyninizi çalıştırmaya zorlayan bir gizem var. Andrew’un başına gelenleri okurken birdenbire kendinizi eski Arjantin hükümetinin sırlarıyla yüz yüze bulabilirsiniz.
Yazarın kafa karıştırmak için kullandığı detaylar ve gerçeklikte bağını koparmadığını gösteren işaretler harikaydı. Katil bana son ana kadar sürpriz oldu açıkçası. Bu yüzden tahmin edilebilir ya da edilemez diyemeyeceğim.
Ben Marc Levy kurgularının hayranı olan birisi olarak söylüyorum, eğer kitaplarını hiç okumadıysanız sipariş vermek için beklemeyin. Çünkü böyle güzel ters köşeler yapan bir yazarla daha tanışmadım daha önce. Şimdiden keyifli okumalar…
