Mahir Ünsal Eriş'in çok iyi bir yazar olduğu konusunda önce bir anlaşalım. Kullandığı dil, attığı tweetleri ( deyimlerin ve kelimelerin doğru kullanımlarını gösterme) doğrular nitelikte. Çok içten ve güzel iki öykü kitabı çıkmış, her şey iyi gidiyor. Sonra hikayeden romana yumuşak geçiş bir eser çıkıyor. O da bu kitap.
20'den fazla karakter ile yaratılmış bir dünya var ve bu dünyanın küçük olduğunu anlatılmak isteniyor (kitap isminden de anlaşılacağı üzere).
Gelelim şimdi benim hissettiğim artılara ve eksilere.
Artıları : Hikayeciliğin getirdiği kısa sürede karakteri sevdirme durumunu yaratabilmiş. Karakterlerin bir kaçı şahsına münhasır. Turan bey, Bahtışen, Güneş karakterleri akılda kalacak cinsten. Kişiler arasındaki geçişler de gerçekten dişe dokunur şekilde.
Eksileri : Karakterleri not aldım okurken, nasıl olsa hikayelerin birleşeceği belliydi diyerekten ama bir kaç ana durum, bir kaç yan durum harici karakterlerin çoğunluğu çöp oldu. Yirmi küsur karakterden 3-4 tanesi tam anlamıyla bir birleşim yaşadı. Peki, güzel. Belki çember gibi düşünüp belli bir yerden bağlamak istemiş olabilir yazar, ancak çemberin başı sonu belli değil, o kadar dağıldı ki karakterlerin gelişimi, yani yatay dikey 3-4 kademe sonra zaten hangi yüzyıldasınız, kim kimin neyi unutuluyor.
Sonuç : Şahsi kanaatim, 500 sayfada toparlanabilecek bir kitap 200 sayfa olunca belli karışıklıklara mahal vermiş. Buna rağmen yazarın güçlü dili okumaya hiçbir engel oluşturmuyor. Türe meraklıysanız göz atmanızı dilerim, ancak yazarı ilk defa okuyacaklar bu kitabından başlamamalı.