Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Dünya Dinleri ve İktidar

Paul N. Siegel

En Eski Dünya Dinleri ve İktidar Sözleri ve Alıntıları

En Eski Dünya Dinleri ve İktidar sözleri ve alıntılarını, en eski Dünya Dinleri ve İktidar kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hristiyanlığın Budizmden ödünç aldığı görülen unsurlar, Buda hakkındaki hikâyelere paralel İsa menkıbeleridir doğaüstü bir doğum (Buda gökten inmeyi ve babasının tohumu olmadan annesi tarafından doğurulmayı tercih etmiştir), Şeytan tarafından baştan çıkarılma, suyun üzerinde yürüme gibi ... Ortaçağ Hristiyanlığının Budizme borçlu olduğu diğer unsurlar manastırcılık, çilecilik, kutsal emanetlere tapınma ve tespih kullanımıdır. “Kutsal emanet” imali, Ortaçağ Hristiyanlığında olduğu kadar Budizmde de yaygındır. “
Brahmanizm, Budizm ve ilkel kabile büyücülüğünden etkilenerek sonunda Hinduizm denilen kültler yığınına evrildi.
Reklam
Gerek Siva’ya gerek Vişnu’ya tapanlar, kendi tanrılarını en büyük tanrı kabul eder, fakat diğer tarikatın tanrısını da reddetmez. Her iki tarikatın öğretileri de oldukça benzerdir ve “genel eğilim, her iki tanrı figürüne de aynı özellikleri atfederek onları birbirine yaklaştırmak”tır. Her biri, Hinduların çevrimsel zaman teorisinin bir boyutunu temsil eder. Hindulara göre nasıl ki doğada mevsimler birbirini izliyor ve canlılar arasında reenkarnasyon yaşanıyorsa, evren de birbiri ardına yaratılır, yok edilir ve tekrar yaratılır; nihayet en büyük kabul edilen tanrı diğerlerinin özelliklerini devralır.
Tanrılar da insanlar gibi pek çok bedene bürünür. Vişnu’nun büründüğü popüler bedenlerden biri de Krişna’dır. Bir destan kahramanı olan Krişna, halkın ihtiyaçlarına hitap etmek adına brahmanlar tarafından seküler şiirlerden alınıp dinî literatüre eklenmiştir. Denilebilir ki; İbraniler “Benim tanrım senin tanrından daha güçlüdür”den “benim tanrımdan başka tanrı yoktur”a geçmişken; Hindular “benim tanrım senin tanrından daha güçlüdür”den “senin tanrın benim tanrımın cisimleştiği bir bedenden ibarettir”e geçer.
Siva inancı, kabilelerin tüm Hindu tapınaklarında bulunan fallik sembol başta olmak üzere verimlilik kültlerini kendine eklemler. Kadınlar komünal toprakla ilgilenirken erkeklerin avlandığı kabile anaerkilliğinden gelen ana tanrıçaya tapınma geleneği de Hinduizmin bir parçası haline gelir. İnek, kutsal hayvan kabul edilmeye başlar ve idrarının, Katoliklerin kutsal suyu gibi, arındırıcı olduğuna inanılır.
Toplumsal skalanın diğer ucunda, Juggernaut kültünün (Vişnu’nun Krişna’da dirilmesi) törenleri vardı. Bu törenlerde her yıl Vişnu’nun büyük bir tahta heykeli, on binlerce insan tarafından, her biri yedi fit çapındaki on altı tekerlekli bir araba üzerinde, on ikinci yüzyılda inşa edilmiş tanrının tapınağından bir mil uzaklıktaki “kır evine” taşınıyordu. Mesafe kısa olmakla beraber, devasa arabanın halatlarla kum üzerinde taşınması günler alıyordu. Ateşli müminlerin yarattığı izdiham esnasında sık sık büyük kazalar meydana gelse de (bu tören Puri şehrinin ana caddesinde hâlâ düzenlenmektedir), kendilerini dinsel bir vecd içinde tekerleklerin altına atan müminler hakkında anlatılan ürkütücü hikâyeler temelsizdir.
Reklam
Budizm nüfuzunu en uzun süre koruduğu bölge, ticaret ekonomisinde gerileyişin hızlı yaşanmadığı ve Budizmin kraliyet himayesinde olduğu doğu Hindistan’dı.
Hindistan'da Budizm'in gerilemesi
Brahmanizmin Hinduizme dönüşmesiyle sonuçlanan, kendine yeterli köylü toplumunun zaferi, aynı zamanda temel destekçisi tüccar topluluğunun zayıflamasıyla Budizmin gerileyişi anlamına da geldi. Kendine yeterli köy ekonomisinin büyümesi, ticarette bir düşüşe yol açtı. Bu ise büyük bir merkezî ordu için haraç toplanmasını zorlaştırarak; imparatorlukların dağılmasına ve bölgesel krallıkların yeniden ortaya çıkmasına neden oldu. Bu krallıkların sürekli savaşa tutuşması, ticaretin daha da gerilemesiyle sonuçlandı. Zenginlik birkaç limanda ve başkentlerde temerküz ederken, diğer kentler küçüldü. Bir zamanlar dünyanın en büyük kenti olan Patna, bir köye dönüşüverdi.
Manastır ağının zayıf düşmesi, Budist halkın Hinduizm tarafından kapsanmasıyla sonuçlandı. Budizm ve Hinduizmin birbirinden pek çok şey ödünç almış olması ve Hinduizmin Budist şiddet karşıtlığı öğretisini, hayvan hayatının kutsallığını ve hatta Vişnu’nun yerleştiği bedenlerden biri olarak Buda’yı kabul etmiş olması bunu kolaylaştırdı. Bu, osmoz benzeri aşamalı bir asimilasyon süreciydi. Budizm, kimi yerlerde 200-300 yıl daha varlığını sürdürdüyse de, 1200’lere gelindiğinde Hindistan’da yok olup gitmişti.
İslam ve Hinduizm etkileşimi.
İslam ile Hinduizm arasındaki temas noktalarından biri, İslam sufizmi ve Hindu bhaktizmi oldu. Sufiler, çileci pratikler ve semazen benzeri trans yöntemleriyle tanrı ile birliği arayan popüler bir külttü. Farklı şeyhlerin ya da dinî rehberlerin öğretilerini takip eden çok çeşitli sufi tarikatları vardı. Ortadoğu’da olduğu gibi Hindistan’da da bu tarikatlar, zanaatkâr ve köylüler arasınd kök saldı. Bhakti de benzer şekilde, rahip dolayımı olmadan tanrı ile birleşmekten söz eden dinî bir külttü. Bhakti guruların takipçileri çoğunlukla kentlerde ve köylerde onlarla temas halindeki zanaatkârlardı. Brahmanlara karşıydılar; kast sistemine saldırıyor, kadınlara kucak açıyor ve halk diliyle dinî eğitim veriyorlardı. Sufizmden etkilendiler; öyle ki, kült liderlerinden biri olan Nanak (1469-1539) Sih dinine dönüşecek olan kendi tarikatını kurmadan önce bir süre sufilere katıldı. İslam ile Hinduizmin unsurlarını eklemleyen Sih dini, reenkarnasyona ve bir insanın önceki hayatındaki eylemlerinin belirleyiciliğine inanıyor; fakat kast sistemini, brahman dinî tekelini ve Hinduizmin çoktanrıcılığını, putlarını ve pek çok dinsel törenini reddediyordu.
Sayfa 283Kitabı okudu
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.