Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Dünyanın Kökeni: Vajina

Jelto Drenth

Dünyanın Kökeni: Vajina Gönderileri

Dünyanın Kökeni: Vajina kitaplarını, Dünyanın Kökeni: Vajina sözleri ve alıntılarını, Dünyanın Kökeni: Vajina yazarlarını, Dünyanın Kökeni: Vajina yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
" Gelişen embriyoda altıncı haftaya kadar cinsel farklılıklar görülmez ama , bundan sonra iki cins ayrılmaya başlar. "
Uslu durursan, sevgilim, Senin için bir ilacım Olduğunu göreceksin! Biliyorum bu hoşuna gidecek; Bu doğanın ilacıdır. Ama hiçbir eczane Onu hazırlayamaz. İçimde taşıdığım Etkili bir merhemdir Denemek istersen Sana verebilirim. Nerede sakladığımı Bilmek istiyorsan O zaman elini buraya koy Çarptığını hissedeceksin.
Reklam
Klasik Çin saray hayatın­da, kadının cinsel salgılarına çok değer verilirdi. Çinliler için cinselliğin dinsel önemi vardır, Tao ve Konfüçyüs’ün öğretilerine göre sevişmek ölümsüzlük arayışının bir parçasıdır.
Genetik bakımdan yarı erkek yarı dişi olan insanlar ger­çekten vardır. Çocuğu erkek veya kız olarak kaydetmek gerekti­ği için onların durumunda bir karar vermek gerekir. Seçilen cin­siyete aykırı olan anatomik özellikler, geleneksel olarak her za­man ameliyatla düzeltilir. 1950’li yıllardan itibaren genel eği­lim, beliren herhangi bir kuşkunun mümkün olduğunca erken yok edilmesi gerektiği yönündeydi. Önde gelen yetkililerin görü­şüne göre, böylelikle seçilen cinsel kimlik, genetik cinsel kimlik olmasa da engelsiz bir şekilde gelişme imkânı bulacaktı. Büyük bir klitoris çoğu zaman düzeltilir ve erkeklik organı ol­madan doğan genetik olarak erkek çocuklar elden geldiğince kız çocuk haline getirilirdi. Bunların hepsi, çok erken yaşta ve birkaç kez ameliyat edildikleri ve bu bozukluk ömür boyu tedavi gerek­tirdiği için çoğu zaman sorunlu çocuklar olurlar. Aynca, ergenlik çağından itibaren kendi bünyelerinin üretmediği cinsel hormon­ları düzenli olarak almak zorundadırlar..
Bunun anlamı çok açıktır: Bir kadının mücevherleri hayatında­ki o tek erkek için saklanmalıdır.
…Çocuk doğuran zenci kadın yatakta kalmaz, hemen yeni doğan bebeğiyle nehre gider, onu yıkayıp kundakladıktan sonra işinin başına döner; sonra her şey yoluna girer. Kaldı ki, Buru adasından doğurma­ya gelen zenci kadınların, hasta gibi loğusa yatağında yatan adamın daha gülünç görünmesine yardım ettiklerini de duydum, onu öylesi­ne pohpohlarlar ki
Reklam
Antropoloji, hamile bir kadının eşine, çocuk taşıyormuş gibi muamele edildiği kültürleri bize tanıtmıştır. Bu geleneğe couvade denir, Marco Polo bu konuyu bize unutulmayacak bir şekilde anlatmıştır. Marco Polo gözlemlerini on üçüncü yüzyılda Çin’in Türkistan bölgesinde yapmıştı. Türkmen kadını çocuğunu doğu­rur doğurmaz ayağa kalkıp normal işlerinin başına dönebilirdi, oysa eşi kırk gün loğusa yatağında yatıp ciddi bir tavırla ziyaret­çileri kabul ederdi. Aynı yüzyılda Aachen’li Henry, Heirıric en Margriete van Limborch adlı aşk romanını yazmıştır ve bu yapıtta şunları anlatmaktadır: Ünlü kraliçe Pauca, yedi milyon kadının peşinden gittiği Pauca’lı kadın hepsi kocalarının efendisi; çok az acı çekerler, çünkü bu kadınlar çocuk doğurduktan sonra hemen kalkarlar, oysa erkek yatar, ve kadınlar, duyduğuma göre, zamanları dolana dek ona hizmet etmelidirler. Müzik susar, kadınlar savaşmalıdır artık, çünkü erkek acıya dayanamaz …
…istemeden hamile kalan bir kadın, reddedilmekten, dışlanmaktan veya ortaya çıkacak mali sorunlar­ dan ötürü haklı olarak dehşete düşebilir. Klasik romantik edebi­yat okurları, onu baştan çıkaran adam tarafından terk edilen ma­sum kadının düştüğü çaresizliğin öyküsünü iyi bilirler. Kadının böyle bir durumda gerçeği itiraf etmemek için ne mümkünse yapması gerektiğini hepimiz anlarız. Tek başına çocuğunu doğu­caktır, ondan sonra da iki seçeneği vardır: ya çocuğunu öldüre­cek ya da onu terk edecektir. Fransa bu korkunç ikilemi yok et­ mek için kadınların kimliğini açıklamadan doğum yapabilecekle­ri ‘Accouchement Sous X’ enstitüsünü kurmuştu. Ayrıca, bazı Fransız doğum kliniklerinde, bebeklerin terk edilebileceği küçük bölmeler bile vardır. 2000 yılında kimlik sorulmaması tartışma konusu olmuştu. Bazı anneler yaptıklarından müthiş pişmanlık duyuyorlardı, isimsiz doğan çocukların birçoğu da annelerini bulmak. Dolayısıyla, Fransa’da (babası bir yana) annesi bilinme­ yen çok sayıda evlat edinilmiş çocuk vardır..
Uyuyan Güzel İpek dokumak için çok küçüktü, bu onu üzdü; ölü gibi yattı, yıllar önce daha anne sütü emerken kâhinlerin söylediği gibi. Ama peri masalına yakışacak şekilde Sarışın ve kötü ruhlu Prens Willy çıkageldi Korudan geçip şatoya ulaştı ve onu solgun ve zayıf yanaklarından öptü. Anne babası derin uykudaydı, yatağın yaylarının gıcırdadığını duymuş olmalılar; gözlerine inanamadılar Prens’e acı içinde yalvardılar: “Lütfen yeni bir hayata yol açmayın, efendim. ” Artık ona saldırmaktan vazgeçin, onu uyandırın yeter. Şair Driek van Wissen’in çift anlamlı sözleri (bir bölümü kaçı­nılmaz olarak kayboluyor çeviride) olmasa bile “Uyuyan Güzel” masalı, büyüyen bir kızın kaderinin şiirsel bir anlatımıdır.
… Çağdaş Hıristiyanlık, bekâret kanıtlarıyla özel olarak ilgilen­mediği için İslam’dan ayrılır. Hollanda Reformist Kilisesi’nin üye­si olan bir gelinin başına gelebilecek en kötü şey, papazın karşı­ sına hamile olarak çıkmaktır. Böyle bir durumda onun beyaz ge­linlik giymesine izin verilmez; bazı kiliselerde de gelin ile damat­’tan cemaatin karşısında hesap sorulur. Tutucu kilise çevrelerinde bekârete önem verilse de, zifaf ge­cesinde olanlar aileyi ilgilendirmez. Gerçi bu hep böyle değildi. Ortaçağ’da erkek ile kadın arasındaki cinsel ilişkiye eşlik eden şehvet duyguları kuşkuyla karşılanırdı..
Reklam
… Anne Frank bunu yakınlık duyacağımız bir şekilde tanımlamıştır. Çocuk doğu­rabileceğini keşfetmek, hiç de küçümsenmeyecek bir duygudur.
Hormonal uyarı olmasa her embriyo, kadın cinsel organları olan bir beden halini alırdı; oy­sa testosteron (erkek cinsel hormonu) devreye girince erkek cinsel organları gelişmeye başlar. Yani, Havva Adem’in kaburga kemiğinden oluşmadı; bütün Adem’ler başlangıçta birer Hav­va’ydılar. Birçok kadın teologun gözünde bu önemli bir dinsel gerçektir. Bazı hastalıklarda, dişi embriyolar da testosteron tü­rü hormonlar üretirler, sonra da normalde erkeklerde görülen bir şekilde gelişirler..
Japon erotik sanatının dikkat çekici bir özelliği de, cinsel organların çoğu zaman ayrıntılara olağanüstü itina edilerek ve normal boyutlarından biraz daha büyük olarak resmedilmesidir. Vajinayı yakından gösteren resimler ya olağanüstü gerçekçidir, yahut da aşırı derecede stilize olarak resmedilir ama hemen her zaman resmedilen organa büyük bir saygı sergilenir. Günümüzde bile, Japon striptiz gösterilerinde vajina çok yakından ve açıklıkla sergilenir, podyumun yanında da büyüteçli aynalar yer alır. Japon resimleri ifade özgürlüğüne yer verir, Çin sanatı daha az ifade biçemine izin verirken gerçekçidir. Bütün ayrıntılarıyla en çok resmedilen de bağlanmış ayaktır. Çin kadınlarının uğratıldığı bu feci sakatlama önemli bir erotik semboldür ve gerçek sanata yansıtılır.
707 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.