Refik Halid'in yaşayan Türkçe konusundaki hassasiyetini andıran düşkünlüklerinden biri de, yaşayan İstanbul'un edebiyattaki temsilidir. İstanbul'daki yaşayışların edebiyat eserlerinde ifade edilmesine özel bir önem vermekle beraber, edebiyatın genel olarak "zamanının insanını ve ebedî insanı" yaşatması gerektiğini düşünür:
"Büyük sanatkâr, zamanının insanını ve ebedî insanı, kendi yaşadığı devrin en usta teknik vasıtalarını kullanarak gösterebilen adamdır; sanat eseri de onun bu kıymette, bu kıratta, bu ustalıkla yaşattığı eserdir. 'Yaşattığı'd diyorum, zira sanat geçici güzeli ebedî yapar, silinecek olan hayatı tespit eder, bu suretle de, neticede -bir estetik üstadının dediği gibi- ölümü durdurur!"
Biz , böyle yaltaklıklar karşılığı , münekkidin lütuf buyurup şişirdiği yelkenle hızlı yol alan epeyce muharrir gördük. Fakat umdukları yere vardıklarını görmedik.