Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü 995 Türk Edebiyatçısının Hayatı ve Eserleri

Behçet Necatigil

Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü 995 Türk Edebiyatçısının Hayatı ve Eserleri Hakkında

Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü 995 Türk Edebiyatçısının Hayatı ve Eserleri konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.
8.5/10
4 Kişi
35
Okunma
8
Beğeni
2.961
Görüntülenme

Hakkında

Başlangıcından bugüne edebiyat tarihimizde ünlü kişilerin ve henüz edebiyat tarihine geçmemiş, belli başlı günümüz şair ve yazarlarının hayat ve eserleri üzerine faydalı bilgileri alfabetik sırayla veren bu eser edebiyatımızda önemli bir boşluğu doldurmaktadır. Türk edebiyatçılarını; özellikleri ve başlıca eserleri, en doğru doğum ve ölüm tarihleriyle bir arada sunan bu kitap, "Edebiyatımızda Eserler Sözlüğü" ile birlikte, yalnız lise edebiyat derslerine yardımcı kitap olmakla kalmıyor, edebiyatla uğraşan herkesin, her zaman başvurma gereğini duyacağı bir el kitabı niteliği taşıyor. Hazırlayıcısının bilinen titizliği eser hakkında ayrı bir güven kaynağıdır. Bu kez kitabın yeniden genişletilmiş bir baskısını sunuyoruz size. (Arka Kapak)
Tahmini Okuma Süresi: 11 sa. 32 dk.Sayfa Sayısı: 407Basım Tarihi: 1995İlk Yayın Tarihi: 1960Yayınevi: Varlık Yayınları
ISBN: 9789754340143Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Türler:
Reklam

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 70.6
Erkek% 29.4
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

Behçet Necatigil
Behçet NecatigilYazar · 50 kitap
Behçet Necatigil, 16 Nisan 1916'da İstanbul'un Fatih semtinde, Atik Ali Paşa'da doğdu. Kastamonu'lu olan babası Mehmet Necati Gönül, dersiam vaizdi. Uzun yıllar İstanbul'da, Beyoğlu ilçesinde müftülük yaptıktan sonra Sarıyer müftülüğünden emekli oldu. Annesi Fatma Bedriye Hanım, Geyve'li müderris hafız İbrahim Hakkı Efendi'nin kızıydı. Sanatkâr ruhlu, duyarlı bir hanım olan annesi Fatma Bedriye Hanım (1896-1918), "mide humması" olarak tanımlanan hastalığının nekahat dönemindeyken, yaşadıkları konak, büyük Fatih yangınında yandı ve Bedriye Hanım yangından son anda kurtarılabildi. Geçirdiği hastalık nedeniyle çok zayıf düşen bünyesi, bu yangının şokunu atlatamadı ve Necatigil, iki yaşındayken annesini kaybetti. Bir süre Karagümrük'te oturan anneannesi ile birlikte yaşadı. Bir yıl sonra babası, Beşiktaş'ta bir saray memurunun kızı olan Saime Hanım'la evlenince, Necatigil için anneannesinin evi ile babasının evi arasında geçecek bir dönem başladı. Babası Necati Efendi'nin ikinci evliliğinden iki kızı oldu (Sabahat, 1921 ve Fahamet, 1923). Behçet Necatigil ilkokula başlayacağı yıl, anneannesinin de hastalanması üzerine, Karagümrük'ten Beşiktaş'a, babasının yanına geri döndü ve 1923'de Beşiktaş Cevri Usta Okulu'na başladı. Babasının Singer Dikiş Makineleri firmasında müfettiş olarak işe başlaması ve ailesiyle birlikte Kastamonu'ya taşınmasıyla, Necatigil ilkokul son sınıfı Kastamonu Muallim Tatbikat Mektebi'nde okudu ve 1927'de mezun olarak Kastamonu Lisesi'nde ortaöğrenimine başladı. Ancak, yıllar önce yetersiz beslenme ve bakımsızlık nedeniyle başlamış olan hastalığı "adenit tüberküloz" yüzünden öğrenimine ara vermek zorunda kaldı. Aile yeniden İstanbul'a taşındı. İstanbul'da ameliyatlar ve elektrik tedavileriyle geçen uzunca bir süreden sonra öğrenimine 1931 yılında Kabataş Lisesi'nde, orta ikinci sınıftan yeniden başladı ve 1936'da okulun edebiyat bölümünden birincilikle mezun oldu. Edebiyata ilgisi, Kastamonu'da, ortaokul yıllarında başladı. İyi bir raslantı sonucu edebiyat öğretmeni olan şair Zeki Ömer Defne, onu hep destekledi ve yazması için teşvik etti. O yıllardan kalan bir kompozisyon defterinde Zeki Ömer Bey'in 23.1.1930 tarihli şu cümleleri var: "Yarının iyi bir kalemine sahipsin. Boş durma, oku!" Necatigil ortaokul yıllarında bir de dergi çıkarmaya başladı. Kendi ifadesiyle "17 ekim 1927'den itibaren eskilerin eser-î cedid dedikleri kağıtları "El-Marifet" matbaası adını verdiği hususi matbaasında(yani kendi el yazısıyla) doldurarak hazırladığı Küçük Muharrir adındaki bu dergi, 14. sayısı ile birlikte birinci cildini kapamış ve iki yıllık bir tatilden sonra 20 haziran 1932'den itibaren ikinci cildine başlayarak 12 sayı daha çıkmış". Bugüne kadar saklanmış olan bu dergilerin okuyucuları arkadaşları ve akrabalarıydı. Aynı yıllarda, Akşam gazetesinin haftalık Çocuk Dünyası sayfasına Küçük Muharrir imzasıyla şiirler,fıkralar, hikâyecikler yazmaya başladı. 1931-1933 yılları arasında sürdürdüğü bu çalışmalarının karşılığında, yıllar sonra yaptığı bir röportajda dediğine göre, dergi yönetiminden telif ücreti de aldı ya çikolata, ya da bonbon olarak! Necatigil Kabataş Lisesi'ni bitirdikten sonra öğrenimine Yüksek Öğretmen Okulu Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde devam etti. Bu arada Alman Filolojisi'ndeki bazı derslere konuk öğrenci olarak katıldı ve ilk ders yılı sonunda "Deutscher Akademischer Austauschdienst" kuruluşunun davetlisi olarak bursla Berlin'e gönderildi; dört ay Almanya'da kalarak Berlin Üniversitesi'nin dil kurslarına devam etti Yüksek öğrenimini 1940 yılında tamamlayarak okuldan birincilikle mezun oldu. Aynı yıl Kars Lisesi'ne edebiyat öğretmeni olarak atandı. İklim koşullarına uyum sağlamakta güçlük çekip hastalanması üzerine 1941 yılında Zonguldak Çelikel Lisesi'ne, 1943 Mart ayında da İstanbul'a, Pertevniyal Lisesi'ne tayin edildi. İki ay sonra, yaz dönemine girince yedek subaylık için başvurarak Ankara'ya gitti. Temel eğitim sonrası askerlik görevini İzmir'de levazım subayı olarak yaptı (Ekim 1943- Kasım 1945) ve terhis olmasının ardından İstanbul'a, on beş yıl süreyle çalışacağı Kabataş Lisesi'ne tayin edildi (Aralık 1945). İlk şiir kitabı "Kapalı Çarşı" da aynı yıl yayımlandı. Yine aynı yıl, İstanbul Üniversitesi Alman Filolojisi'ne kaydını yaptırarak iki yıl süreyle, öğretmenliği ve öğrenciliği birlikte sürdürdü. İki yıl sonra, lisedeki ders saatleri arttığı için, modern Almanca sertifikası alarak Alman Filolojisi'ndeki öğrenimini yarıda bırakmak zorunda kaldı. Zonguldak'tan İstanbul'a döndükten bir süre sonra, 1948 yılında Edebiyat Fakültesi öğrencisi olan ve o dönemde Sarıyer Ortaokulu'nda stajyer öğretmen olarak çalışan Huriye Korkut ile tanıştı. Ağustos 1949'da Necatigil'in ailesinin yaşadığı Beşiktaş, Valideçeşmesi, Dibekçi Kamil Sokağı (şimdi Enis Akaygen Sokağı), 22 numaralı evde, aile arasında kıyılan bir nikahla evlenerek yine Valideçeşmesi, Setüstü Sokak, 22 numaralı kiralık eve taşındılar. 1951 yılında ilk kızları Selma dünyaya geldi. 1955 yılında, Beşiktaş Camgöz Sokağı'ndaki 22 numaralı ahşap evi satın alarak oraya taşındılar. 1957 yılında küçük kızları Ayşe doğdu. 1964 yılında yine Beşiktaş'ta, Nüzhetiye Caddesi üzerindeki Deniz Apartmanı'nın bir dairesini satın alarak oraya taşındılar. Necatigil, ölümüne dek bu apartmanın 23 numaralı dairesinde yaşadı. Necatigil, 1960 yılında Çapa Eğitim Enstitüsü'ne tayin edildi ve 1972 yılında kendi isteğiyle emekliye ayrıldı. Emeklilik dönemini, evinde yoğun bir biçimde çalışarak geçirdi. 1979 yılının Kasım ayında akciğerlerindeki rahatsızlık nedeniyle Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi'ne yatırıldı. Kısa bir tedavi döneminin ardından, 13 Aralık 1979 tarihinde aramızdan ayrıldı. İstanbul'da Zincirlikuyu mezarlığında yatıyor. Ölümünden sonra ailesi tarafından konulan Necatigil Şiir Ödülü, 1980'den beri verilmektedir. 1960 yılında yayımlanan Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü'nde, şiir serüvenini şöyle özetlemiş: "İlk şiiri lisede öğrenciyken, Varlık dergisinde çıkmıştı (Ekim 1935). Şiirde kırk yılını, doğumundan ölümüne, orta halli bir vatandaşın, birey olarak başından geçecek durumları hatırlatmaya; ev-aile-yakın çevre üçgeninde, gerçek ve hayal yaşantılarını iletmeye, duyurmaya harcadı. Arada biçim yenileştirmelerinden ötürü yadırgandığı da oldu, ama genellikle, eleştirmenler, onun için, tutarlı ve özel bir dünyası olan bir şair dediler." Necatigil'in "Eski Sokak" şiirine konu olan Camgöz Sokağı'nın adı artık "Behçet Necatigil Sokağı". Ölümünün ardından, 1987 yılında yakın arkadaşlarının çabaları ve basının da desteğiyle, yaklaşık on yıl yaşadığı sokağın adı Belediye tarafından "Behçet Necatigil Sokağı" olarak değiştirildi. Şehr-i İstanbul Derneği de sanatçıların evlerini belgelemek amacıyla yaptığı çalışma kapsamında, 19 Mart 2005 günü düzenlenen bir törenle Behçet Necatigil'in 1964 yılından 1979 yılında ölümüne dek yaşadığı Deniz Apartmanı'nın girişine bir plaket koydu.