Yanılsamadan Kurtulmak

Ego

Osho

Sayfa Sayısına Göre Ego Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre Ego sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Ego kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Jakob Boehme tüm dünyanın merkezlerle dolu, her atomun bir merkez ve çeper diye bir şeyinin olmadığını; her yerin merkez ve hiçbir yerin çeper olmadığını söylemiştir. Bunlar iki olasılıktır. Her ikisi de aynı anlama gelir; sadece sözcükler farklıdır. Ve çelişkilidir.
Sayfa 280 - Ganj YayıneviKitabı okudu
Hayattaki her şey gereklidir. Hiçbir şey gereksiz değildir, hiçbir şey gereksiz olamaz. Olmuş olan her şeyin olması gerekiyordu. Olan her ne ise belli derin nedenler yüzünden olur. Ona ihtiyacın var böylelikle sen yanılsamanın içinde kalabilirsin. Bu sana yardımcı olan seni koruyan hayatta kalmana yardım eden bir kozadan ibarettir. Kişinin sonsuza dek kozanın içinde kalmasına gerek yoktur. Hazır olduğunda kozayı kır dışına çık. Ego yumurtanın kabuğudur seni korur. Fakat ne zaman hazır olursan kabuğu kır yumurtanın dışına çık. Ego kabuktur. Ama bekle. Telaşın pek bir faydası olmayacaktır. Engel olabilir.
Sayfa 282 - Ganj YayıneviKitabı okudu
Reklam
Ego yumurtanın kabuğudur seni korur. Fakat ne zaman hazır olursan kabuğu kır yumurtanın dışına çık.  Ego kabuktur. Ama bekle.
Sayfa 283Kitabı okudu
Profesörler, hatta Martin Heidegger gibi bir adam - çok büyük bir felsefeci, ona bu yüzyılın yetiştirdiği en büyüğü diyebilirsin - o da Adolf Hitler'in peşinden gitti. Bu neredeyse delirmiş adamın peşinden giden bu devlere ne olmuştur? Bunun anlaşılması zorunludur; bu olabilir, bu her zaman olmuştur. Bu büyük zihinler sadece yüzeyde büyüktür, derinde onların varlığı çok çocuksudur; onların sadece entelekti gelişmiştir, kendileri gelişmemiştir. Martin Heidegger'in zihni son derece yetişkindir, onun varlığı son derece çocuksudur. Onun varlığı çocuksudur; ona yol gösterecek birisini bekliyor. Gerçekten olgun bir kişi sorumluluklarını başka hiç kimseye atmaz; o kendi varlığından sorumlu olur. Şimdi tüm bilim adamlarının, felsefecilerin, şairlerin, dev entelektüellerin ülkesi bütünü ile son derece sıradan, alelade bir adamın kurbanı haline düşer. Ve bu adam onları yönetti. Bu herkese entelektin aptallığını anlamak için yardımcı olmalıdır. Entelekt yüzeyseldir. Kişi varlıkta gelişmelidir aksi taktirde kişi her zaman yere serilecektir. Kişi her zaman böyle insanların kurbanı olmaya meyilli olacaktır. Onların başına her zaman bu gelir. Zihin dışardan şartlandırılmıştır; o dışardan yönetilebilir. Zihinsizliğin içinde büyümelisin, sadece o zaman dışardan yönetilemezsin.
Sayfa 290 - Ganj YayıneviKitabı okudu
Berlin'deki bir tavan arasında Nazilerden karısıyla beraber saklanan Berger, temiz hava almaya karar verir. Dışarıda yürürken Adolf Hitler ile yüz yüze gelir. Alman lider bir silah çıkarır ve sokaktaki birikmiş at pisliğini işaret eder. "Peki Yahudi!" diye bağırır. "Ya şunu yersin ya da seni vuracağım." Titreyerek emredileni yapar Berger. Hitler o kadar şiddetle güler ki elindeki silahı düşürür. Berger silahı kapar ve, "Şimdi de sen pisliği ye, yoksa seni vuracağım!" der. Führer, elleri ve ayakları üzerinde yere çömelir ve yemeye başlar. Bu işle meşgulken Berger sıvışıp kaçar, dar bir geçitten geçer, bir çitten atlar ve tavan arasının merdivenlerini bir çırpıda tırmanır. Kapıyı hızla çarpar, sürgüyü takar ve güvenli bir şekilde kilitler. "Hilda! Hilda!" diye yüksek sesle karısına seslenir: "Tahmin et öğle yemeğinde kiminleydim?" Zihin sürekli olarak rasyonelleştirir. At pisliği bile yesen onu bir öğle yemeği yapar ve, "Hilda! Hilda! Tahmin et öğle yemeğinde kiminleydim?" der. Zihnin tuzaklarına dikkat et. Ve ne kadar uyanık hale gelirsen, o kadar anın içinde, eylemin içinde bütünüyle yaşayabilir olacaksın. O zaman herhangi bir motivasyon yoktur: Onu yaparsın çünkü onun içindeyken haz alıyorsun. Ve bu yüzden ben ona en zor iş diyorum. Zihnin dışına çıkmak en zor iştir. Ancak o bir çaba değildir, o farkındalıktır, o yoğun bir uyanıklıktır.
Sayfa 292 - Ganj YayıneviKitabı okudu
Masumiyet düşüncenin olmadığı bir farkındalık halidir. O zihinsizliğin diğer adıdır. O Budalığın özüdür. Sen doğanın nihai kanunuyla ahenkli hale gelirsin. Savaşmayı bırakıp onunla birlikte akmaya başlarsın. Kurnaz zihin savaşır çünkü savaş aracılığıyla ego ortaya çıkar. Ve kurnaz zihin sadece ego etrafinda var olabilir. Onlar sadece birlikte olabilirler, onlar ayrılamaz. Şayet ego yok olursa kurnaz zihin kaybolur ve geride kalan şey masumiyettir. Şayet hayatla kavgalıysan, şayet akıntıya karşı gidiyorsan, doğal, kendiliğinden değilsen, şayet şimdide değil geçmişte yaşıyorsan masum değilsin. Geçmişe göre yaşamak sorumsuz bir hayat yaşamaktır. O tepkinin hayatıdır. Durumun ne olduğunu görmezsin basitçe eski çözümlerini tekrar eder durursun ve problemler her gün her an yenidir. Hayat değişmeye devam eder ve zihin hareketsiz kalır. Tüm problem budur: Zihin hareketsiz bir mekanizma olarak kalır ve hayat sürekli bir akıştır. Bu yüzden de hayat ve zihin arasında bir buluşma olamaz. Şayet zihinle özdeşleşmiş kalırsan neredeyse ölü olarak kalacaksın. Varoluşu kaplayan coşkudan hiçbir pay alamayacaksın. Sürekli devam eden kutlamada bir katılımcı olmayacaksın: Kuşlar şarkı söylüyor, ağaçlar dans ediyor, nehirler akıyor. Sen de bu bütünün bir parçası olmalıydın.
Sayfa 330 - Ganj YayıneviKitabı okudu
Reklam
Charles Darwin'in haklı olmadığını söylüyorum. Çünkü o insanları diğer hayvanlarla kategorize etmeye başlar; temel fark dikkate alınmamıştır bile. Temel fark şudur: Tüm hayvanlar bir programla doğar sadece insan bir program olmadan doğar. İnsan bir tabula rasa olarak, temiz bir sayfa olarak doğar; üzerine hiçbir şey yazılmamıştır. Onun üzerine istediğin her şeyi yazmak zorundasın; o senin yaratımın olacak. İnsan sadece özgür değildir; insanın özgürlüğün kendisi olduğunu söylemek isterim. Bu onun olmazsa olmaz özüdür, bu onun ruhunun ta kendisidir. İnsanın özgürlüğünü reddettiğin an onun en değerli hazinesini, onun tüm krallığını reddetmişsindir. O zaman o bir dilencidir ve hayvanlardan çok daha çirkin bir durumdadır. Çünkü onlar en azından belli bir programa sahiptir. O zaman insan basitçe kaybolur.
Sayfa 347 - Ganj YayıneviKitabı okudu
Ne kadar yükselirsen o kadar düşme tehlikesi vardır çünkü yol daralır. Ve sen her tarafında karanlık vadilerle çevrelenirsin. Tek bir yanlış adım ve sen basitçe uçuruma yuvarlanırsın, kaybolursun. Düz zeminde yürümek, yükseklikleri umursamamak daha konforlu daha rahattır. Özgürlük sana hayvanlardan aşağıya düşmek ya da meleklerin üzerine yükselme fırsatını sunar. Özgürlük bir merdivendir: Merdivenin bir ucu cehenneme uzanır, diğer ucu cennete dokunur. O aynı merdivendir; seçim senindir, yönü senin tarafından seçilmelidir. Bana göre eğer sen özgür değilsen özgür olmamanı kötüye kullanamazsın; özgür olmamak kötüye kullanılamaz. Mahkûm kendi durumunu kötüye kullanamaz; o zincirlenmiştir, her şeyi yapmak için özgür değildir. Ve bu insan dışındaki tüm hayvanların durumudur: Onlar özgür değildir. Onlar belli türde hayvanlar olarak doğar ve onu yerine getireceklerdir. Aslında doğa onu yerine getirir; onların herhangi bir şey yapmasına gerek yoktur. Onların hayatında bir meydan okuma yoktur. Sadece insanın meydan okumayla, büyük meydan okumayla yüz yüze gelmesi gerekir. Ve çok az insan riski, çok az insan yükseklere gitmeyi, kendi nihai zirvelerini keşfetmeyi seçmiştir. Sadece birkaç kişi -Buda, İsa- sadece çok azı; bir elin parmaklarıyla sayılabilirler.
Sayfa 352 - Ganj YayıneviKitabı okudu
İnsan bir varlık değildir o köprüdür. İki sonsuzluk arasındaki bir köprü: Hayvan ve Tanrı, bilinçsizlik ve bilinç. Bilincin içinde büyü, özgürlüğün içinde büyü. Her adımı kendi seçiminle at, kendini yarat. Ve onun için tüm sorumluluğu al.
Sayfa 354 - Ganj YayıneviKitabı okudu
Atisha'nın sutrasının anlamı budur: "Tüm suçlamaları bir kişiye yükle." Ve bu kişi sensin.
Sayfa 355 - Ganj YayıneviKitabı okudu
975 öğeden 961 ile 970 arasındakiler gösteriliyor.