El-Mebsût - 31 Cilt sözleri ve alıntılarını, El-Mebsût - 31 Cilt kitap alıntılarını, El-Mebsût - 31 Cilt en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
el-Mebsût'un meydana gelişi şu seyri izlemiştir. Hanefi mezhebinin kurucusu
Imam Azam Ebû Hanîfe Numan b. Såbit'in (m. 699-767), ders halkalarındaki
açıklamaları, verdiği fetvalar ve yaptığı ictihatlar seçkin öğrencisi Imam
Muhammed eş-Şeybânî (m. 749-804) tarafından yazıya geçiriliyordu.
Daha sonra bu notlar yine Imam Muhammed tarafından Kitâbü'l-Mebsût (Kitâbü'l-Asl), el- Câmiu's-sağir, el-Câmiu'l-kebir, es-Siyeru's-sağir, es-Siyeru'l-kebir, ez-Ziyadât, Ziyadâtü'z-ziyadat adlarıyla kitap haline getirildi.
Tevatür derecesinde nakledilen bu kitaplar zahiru'r-rivâye diye bilinmektedir. Onun bu eserlerinin çok geniş ve hacimli oluşu daha az okunmasına yol açmış, bunun üzerine Hâkim eş-Şehîd el- Mervezî (m. 945), bunları özetleyerek el-Kafi'yi (el-Muhtasar) kaleme almıştır.
Imam Serahsî, bu eserin de çok kısa oluşu nedeniyle anlaşılamadığından okunmadığını fark ederek el-Mebsût'u yazdırmıştır
Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu:
"Bir kul secde ettiği zaman,onunla birlikte bütün organları da secde eder. Gücü yettiği kadar organlarını kıbleye yöneltsin."
"Allah'ım sen Melik'sin. Sen'den başka ilah yoktur. Sen benim Rabbimsin. Ben de Sen'in kulunum. Gücüm yettiği kadar ezelde sana verdiğim sözümde ve vaâdimde duruyorum. Sana, senin lütfettiğin nimetlerle yöneliyorum. Ve Sana günahlarım nedeniyle tevbe ediyorum. Günahlarımı affet. Çünkü günahları Sen'den başka kimse affedemez. Beni ahlakın en güzeline yönlendir. Çünkü onun en güzeline Sen'den başka kimse iletemez. Ahlakın kötüsünü benden uzaklaştır. Çünkü onun kötüsünden Sen'den başka kimse uzaklaştıramaz. Ben Senin sayende varım ve Sana aidim. Sen'in inayet ve bereketin sonsuzdur ve şanın çok yücedir. Sen'den bağışlanma diliyor ve Sana tevbe ediyorum"
"Üç şey arşta asılıdır: Nimet, emanet ve yakın akrabalık. Allah'ın huzurunda nimet; şükredilmedim, nankörlük edildim. Emanet; hıyanet edildim sahibine geri verilmedim. Akrabalık bağı; koruyup gözetilmedim, aksine koparıldım, diyerek şikayetçi olur."
Biz Hanefilerin deliIi, Vail B.Hucr (r.a)'un rivayet ettigi şu hadistir.
"Peygamber (sav) tekbir aldığı zaman ellerini kulaklarınır hizasına kadar kaldırırdı''(44.) Bu görüşü benimsemek daha uygundur. Çünkü bu hadiste diğer hadise göre ellerin daha fazla kaldırılması hükmü vardır. Onların naklettigi hadisin yorumu şöyledir. Elleri omuzlara kadar kaldırma, soguk havada elleri elbiselerinin içinde iken mazeretten dolayı idi.
Elleri kulak hizasına kadar kaldırmanın akli delili de şudur: İmamın arkasında sağır ve kör kimseler olabilir. İmama, kör işitsin diye açıktan tekbir almak, sağır da görüp imamın namaza başladığını bilsin diye ellerini kaldırmak emredildi. Bu maksat ancak, o ellerini kulaklarına kadar kaldırısa hâsıl olur.
İslam dini küçük çocukların velâyetini, kendilerine bakmaktan âciz oldukları ve ihtiyaçlarını bizzat karşılayamadıkları için, onlara karşı şefkat duyguları besleyen kimselere vermiştir. Onlar hakkında tasarrufta bulunma yetkisini, şefkati yanında daha isabetli görüş sahibi oldukları için babalarına vermiştir.
"Müslüman bir kimse, kâfir olan akrabalarının nafakasını vermeye zorlanamadığı gibi kâfir olan bir kimse de Müslüman olan yakınlarının nafakasını vermeye zorlanamaz. Ancak anne-baba, çocuk ve hanımın bu konudaki hükmü farklıdır."