Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

El-Münkız Mine'd-Dalal Dalaletten Hidayete

İmam Gazali

El-Münkız Mine'd-Dalal Dalaletten Hidayete Gönderileri

El-Münkız Mine'd-Dalal Dalaletten Hidayete kitaplarını, El-Münkız Mine'd-Dalal Dalaletten Hidayete sözleri ve alıntılarını, El-Münkız Mine'd-Dalal Dalaletten Hidayete yazarlarını, El-Münkız Mine'd-Dalal Dalaletten Hidayete yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Nitekim Hazreti Peygamber; «Dünyadaki hayatınızda zaman zaman Rabbinizin ilhamkâr lûtufları zuhur eder Onları kaçırmamıya çalışın» buyurmuştur.
Mümin olan bir kimse, günah işlemekte hiçbir zaman ısrarcı olmaz.
Reklam
Sen: “Filan ilim adamı, gerçeği bildiği halde haram yiyor” diye iddiada bulunuyorsun. Onun, o haram olan şeyin, haram olduğunu bilmesi, aynen senin durumuna benzemektedir. Sen de şarabın/içkinin, domuz etinin, faizin haram olduğunu biliyorsun. Dahası sen gıybet etmeninin, yalan söylemenin, söz götürüp getirmenin haram olduğunu da biliyorsun. Sen de bütün bunların haram olduğunu bildiğin halde o haramı işlemekte devam ediyorsun. Bunu işlerken, bu haramı işlemek masiyet değil, Allah’a karşı çıkmak değil anlamında olan bir inancından kaynaklanıyor da değildir. Bunların haram olduğunu bildiğin ve haramlıklarına iman ettiğin halde, işlemeye devam ediyorsun. Bunları işlemenin sebebi, senin şehevi isteklerine yenilmenden ileri geliyor. İşte âlim dediğin o kimse de, senin gibi aynı şehevi istek ve duygulara sahiptir, o da senin gibi onlara yeniliyor. Dolayısıyla onun, senin bildiklerini ötesinde dini konularda, haram ve helal meselelerinde senden çok fazla bilgiye sahip olmuş olması, sözkonusu edilen haramlardan senden daha çok sakınmasını gerektirmez. Nice kimseler var ki, doktorun söylediklerine inanır ve ona güvenir ama yine doktorun onun için öngördüğü perhizlerden sakınmaz. O, doktorun tavsiyesine rağmen yine de meyve yemeye, soğuk su içmeye devam eder durur. Bu kimsenin doktoruna rağmen, perhizlerini bozması, tavsiyeye uymaması, yediklerinin ve içtiklerinin zararlı olmadığını göstermeyeceği gibi onun tıp ilmine inanmadığı ve ona güvenmediği anlamına da gelmez. İşte sözkonusu edilen o âlimin yanılgılarını da bu çerçevede değerlendirmek lazım gelir.
Eğer bu adam derse ki: “Ben falcılık yoluyla olsun, tıp açısından olsun, bazı şeyleri inceledim. Denemelerim sonucu, bunların kimisinin doğru olduğunu gördüm ve içimden de bunun doğru olabileceği kanaatine vardım. Böylece bunların kabul edilemez olmadığını, kaçınılması ve uzak durulması gereken şeyler olmadığını gördüm. Oysa Nübüvvet yoluyla
Yalnız benim kesin olarak inandığım ve gördüğüm bir gerçek var. Güç, kuvvet ve kudret sadece ve sadece yüce Allah’ın elindedir. Ben buna kesin olarak iman eden biriyim. Çünkü ben hareket edemezken, beni o harekete geçirdi. Ben bir şey yapamazken, beni işe yönlendiren, işinde kullanan o oldu. Allah’tan öncelikle dileğim, beni ıslah etsin, peşinden de benim aracılığımla ıslah olabilecekleri ıslah etsin ve beni doğru yola yönlendirsin. Sonrasında da benim aracılığımla doğruya erebilecek olanları hidayete yönlendirsin. Bana Hakkı, hak olarak göstermesini ve o hakka uymayı nasip kılmasını dilerim. Bana batılı da batıl olarak göstermesini ve batıldan sakınıp uzak olmayı da nasip eylesin.
Nasıl kesin olarak edindiğim bilgiyi sırf bir şüphe adına terk edebilirim ki?
Reklam
Şunu bilin ki; Bütün kötü huylar ancak ilim ve amel ilacıyla tedavi edilir...
Yalandan sakının; çünkü o kötü ahlâk ile beraberdir ve her ikisi de ateştedir.
Bir insana fazla ve boş konuşmaktan daha kötü bir şey verilmemiştir.
Reklam
Hazreti Peygamber- Allah salat ve selam etsin ona - «însanlar uykudadırlar Öldükleri zaman uyanırlar » buyurmuştur . Dünya hayatı ahirete nisbetle uyku sayılabilir. İnsan öldüğü zaman her şey ona şimdi gördüğünden başka türlü görünür o zaman kendisine denir ki — Üzerinden Örtünü (Perdeni) kaldırdık. Bugün gözlerin daha keskindir.
Sonunda anladım ki, ahiret saadetini bulabilmem sadece Allah’ın emir ve yasakları doğrultusunda hareket etmek suretiyle takva ile, nefsi de heva ve hevesinden uzak tutmakla kazanılabilir. Her şeyin başı, kalbin dünya ile olan bağlarını, aldatıcı olan bu düzenden koparmakladır. Ebedi olan yurda, ahiret yurduna dönüşü sağlamakladır. Var gücümüzle yüce Allah’a yönelmekledir. Bu da ancak makamdan, mevkiden, mal ve servetten uzak durmak ve kişiyi meşgul edebilecek olan tüm dünya meşgalelerinden kaçmakla kazanılır.
Resulullah (s.a.v.) de şöyle buyurmuştur: “Ben, zahire, görünüşe göre hüküm veririm. İnsanların içlerinde olanları ancak Allah bilir.” (Bu hadis, sadece fıkıh kitaplarında geçer, hadis kaynaklarında buna rastlanmaz. Iraki, bunun asılsız olduğunu söylemiştir. Nitekim Müzeni ve başkaları da, bunu reddetmişlerdir.)
Bir söz, esas itibariyle batıl ve yanlış da olsa, eğer sen, onu halk tarafından kabul gören birine nisbetle söyleyecek olursan o söz halk tarafından hemen kabul görür. Şayet bir söz hak ve gerçek olsa da, eğer onu, halk arasında kötü olarak birine nisbetle söylense, hemen ona karşı çıkarlar ve red ederler. İşte bu özellikte olanlar, hep adamına göre hakkı değerlendirirler, ölçüleri hak değil, kendi adamlarıdır. Böylece bunlar hep dalalet içinde kalırlar.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.